TÜİK tarafından her yıl yapılan Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırmasının bölgesel sonuçları geçtiğimiz ayın sonunda kamuoyuna
açıklanmıştır. Bu yazıda açıklanan bazı bölgesel verileri dikkatinize sunmak ve
devamında naçizane birkaç politika önerisinde bulunmak istiyorum. Öncesinde,
bazı kavramlara açıklık getirmek konuyu daha anlaşılır kılacaktır.
Eşdeğer hanehalkı büyüklüğü:
Bir hanehalkının gelirini o hanedeki fert sayısına bölerek ortalama fert geliri
hesaplayıp, bunu diğer hanelerdeki ortalama fert gelirleriyle karşılaştırmak
doğru olmayacaktır. Çünkü her hanedeki yetişkin-çocuk sayısı ve yaş durumları
farklı olacaktır. Çocuklar yetişkinlere göre daha az tüketime ihtiyaç duymaktadır.
Bu bağlamda, haneler arasında karşılaştırma yapabilmek amacıyla, OECD
tarafından her hanenin kaç yetişkine denk geldiğini belirlemeye yönelik bazı
katsayılar geliştirilmiştir. Bu katsayılar, hanehalkı sorumlusu için 1, 14 yaş
ve üzerindeki her fert için 0,5 ve 14 yaşın altındaki her fert için 0,3 olarak benimsenmiştir.
Hanedeki fertler bu katsayılarla çarpılıp toplanarak, eşdeğer hanehalkı
büyüklükleri elde edilmektedir. Örneğin; hanehalkı sorumlusu, eşi ve 14 yaşın
altında 2 çocuk bulunan toplam 4 kişilik bir hanenin eşdeğer hanehalkı
büyüklüğü, 1+0,5+(0,3*2)=2,1 olacaktır.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri: Hanehalkının yıllık toplam kullanılabilir
gelirinin eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünmesiyle elde edilmektedir. Örnek
olarak; yıllık toplam kullanılabilir geliri 25 000 TL olan ve eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 2,1 olan bir
hanenin eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri, 25 000/2,1 = 11 905 TL
olacaktır. (Bundan sonra, makale
içerisinde kısaca “EHKF geliri” olarak
ifade edilecektir.)
Ortalama gelir: Gelirlerin toplamının,
toplanan gelir sayısına bölünmesiyle elde edilen gelir olup, diğer ifadeyle
gelirlerin aritmetik ortalamasıdır. Örnek verecek olursak; 5 adet hanenin
toplam geliri 100 bin TL ise bu hanelerin ortalama geliri, 100 bin/5=20 bin
TL olacaktır.
Medyan (ortanca) gelir: Gelirler
küçükten büyüğe sıralandığında, tam ortadaki gelir medyan gelirdir. Örneğin;
5 haneli bir köyün geliri küçükten büyüğe sıralandığında, tam ortadaki 3.
hanenin geliri bu köydeki hanelerin medyan geliri olmaktadır.
Gini Katsayısı: gelir dağılımını ölçmek
amacıyla kullanılan bir katsayı olup, 0 ile 1 arası bir değer almaktadır. Bu
katsayının sıfıra yakın olması gelir dağılımında adaleti, 1’e yakın olması ise
gelir dağılımındaki adaletsizliği ifade etmektedir. Sıfır olması gelirin bireyler arasında tam
olarak eşit paylaşıldığını, 1 olması ise tüm gelirin bir kişi tarafından
alındığını gösterir. (Bu katsayının hesaplanmasıyla ilgili detaylar, kaynakçada
yer alan haber bülteninin ekinde bulunmaktadır)
Yüzde 20’lik paylar ve P80/20:
Kişisel gelir dağılımını ölçmede kullanılan ölçütlerden biridir. EHKF gelirleri
küçükten büyüğe doğru sıralanıp, hanehalkı sayısınca 5 eşit gruba bölünerek yüzde
20’lik paylar oluşturulmaktadır. Bu grupların gelirden aldıkları paylar gelir
dağılımı eşitsizliği hakkında fikir vermektedir. Son yüzde 20’lik grubun
gelirden aldığı payın, ilk yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı paya
bölünmesiyle elde edilen sayı P80/20 değerini oluşturmaktadır. Bu değer, geliri
en yüksek olan yüzde 20’lik grubun, geliri en düşük olan yüzde 20’lik gruba
göre gelirden kaç kat daha fazla pay aldığını göstermektedir.
Makalede bahsi geçecek olan önemli kavramları
açıkladıktan sonra, Bölgemizdeki hanelerin gelir durumlarıyla ilgili bilgilere geçebiliriz. Türkiye’nin ortalama eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir fert (EHKF) geliri 16 bin 515 TL iken, TRB2 (Van Muş Bitlis
Hakkâri) bölgesinin ise 8 bin 773 TL olarak tahmin edilmiştir. Yani, bölgemizdeki
hanelerin ortalama fert geliri, Türkiye’nin ortalama fert gelirinin yaklaşık yarısıdır.
26 bölge içerisinde, TRB2 Bölgemiz ortalama EHKF geliri açısından TRC2
Diyarbakır (8 bin 089 TL) ve TRC3 Siirt (8 bin 184 TL) Bölgelerinden sonra en
düşük olan 3. bölgedir.
Yüzde 20’lik gruplara göre hanehalkı gelirleri
Türkiye’deki ve Bölgemizdeki %20’lik grupların
2015 yılı ortalama EHKF gelirleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1. Yüzde 20'lik Gelir
Gruplarına Göre Ortalama Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirleri
Gruplar
|
Türkiye
|
TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkâri)
|
1. %20’lik Grup
|
5 065 TL
|
3 407 TL
|
2. %20’lik Grup
|
8 850 TL
|
4 897 TL
|
3. %20’lik Grup
|
12 520 TL
|
6 371 TL
|
4. %20’lik Grup
|
17 785 TL
|
9 109 TL
|
5. %20’lik Grup
|
38 368 TL
|
20 301 TL
|
Bu verilere göre, Türkiye’nin ortalama EHKF
gelirinin 16 bin 515 TL olduğu hatırlandığında, Bölgemizdeki hanelerin yüzde
80’den fazlasının gelirinin bu rakamın altında olduğu görülecektir. Hatta
Bölgemizde gelirden en yüksek payı alan beşinci grubun ortalama geliriyle
Türkiye’nin ortalama geliri hemen hemen aynı düzeydedir.
Bölgemizin ortalama EHKF gelirinin Türkiye
geneline göre düşük çıkmasında, Bölgemizdeki hanelerin toplam yıllık gelirlerinin
düşük olmasının yanında, Bölgemizin eşdeğer hanehalkı büyüklük katsayısının
Türkiye ortalamasına göre yüksek olması da önemli bir etkiye sahiptir. 2015
verilerine göre Türkiye’nin hanehalkı büyüklüğü 3,5 iken TRB2 Bölgemizde
6,1’dir. Bunu bir örnekle açıklarsak; Türkiye’de
ebeveynlerle birlikte biri 14 yaş üzeri 2 çocuklu toplam 4 kişilik bir ailenin
eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 2,3 olurken, Bölgemizde 4 çocuklu (2’si 14 yaş
üzeri) 6 kişilik bir ailenin eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 3,1 olmaktadır. Bu iki
hanenin de yıllık kullanılabilir toplam gelirleri 100 TL olsa, 4 kişilik
hanenin EHKF geliri 100/2,3= 43,5 TL çıkarken, 6 kişilik hanenin EHKF geliri
32,3 TL çıkacaktır. Dolayısıyla, yıllık hanehalkı toplam gelirinin eşit olması
durumunda, -yaptığımız hesaba göre- hanehalkı büyüklüğünden kaynaklı olarak
Bölgemizdeki hanelerin EHKF gelirleri Türkiye geneline göre ortalama ¼ oranında
daha düşük olmaktadır.
Yoksulluk oranı ve yoksul sayısı
Yoksulluk oranı ve yoksul sayısı belirlenirken,
ortalama EHKF geliri yerine medyan (ortanca) EHKF geliri baz alınmakta, medyan
gelirin yüzde 50’si ve yüzde 60’ı hesaplanmakta ve bunlar yoksulluk sınırı
olarak kullanılmaktadır. Yoksulluk sınırı olarak baz alınan medyan gelirin
yüzde 50’si veya yüzde 60’ının altında gelire sahip olan fertler “yoksul”
olarak değerlendirilmekte, buna göre yoksul sayıları ve yoksulluk oranları
hesaplanmaktadır. Türkiye’nin ve bölgelerin ortalama ve medyan EHKF gelirleri
farklı farklı olduğu için, belirlenen yoksulluk sınırları bölgeden bölgeye
değişiklik göstermektedir. Burada, sadece medyan EHKF gelirinin yüzde 50’sine
göre tahmin edilen yoksulluk verilerine değinmekle yetineceğiz.
Medyan gelirin yüzde 50’sine göre Türkiye’de
yoksulluk sınırı 2015 yılında 6 bin 246 TL olup; yoksul sayısı bir önceki yıla
göre 13 bin kişi azalarak 11 milyon 219 bin kişi olmuş, buna göre yoksulluk
oranı yüzde 15’ten yüzde 14,7’ ye düşmüştür. TRB2 Bölgemizde ise yoksulluk
sınırı 3 bin 104 TL olup, yoksul sayısı geçen yıla göre 83 bin kişi azalarak
2015 yılında 110 bin kişi olarak tahmin edilmiş; buna göre yoksulluk oranı da
2014 yılında yüzde 9,4 iken 2015’te yüzde 5,3’e gerilemiştir. Bölgemiz bu yüzde
5,3’lük yoksulluk oranıyla 26 bölge içerisinde en düşük yoksulluk oranına sahip
bölge durumundadır.
Bu noktada, “Ortalama hanehalkı geliri çok düşük
olan bir bölgenin yoksulluk oranı nasıl düşük çıkabilir?” sorusu akla
gelmektedir. Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Yoksulluk sınırları bölgelerin
kendi medyan (ortanca) gelirlerinin yüzde 50’sine göre hesaplandığından, bir
bölgenin yoksulluk oranı diğer bölgelerden ve Türkiye genelinden bağımsız bir
şekilde kendi içinde belirlenmiş olmaktadır. O bakımdan, ortalama eşdeğer fert gelirinin
zaten oldukça düşük olması ve gelirlerin bu rakam etrafında yoğunlaşması gibi
faktörlerin, Bölgemizin yoksulluk oranını düşük gösterdiği düşünülmektedir. Türkiye’nin
genel yoksulluk sınırını TRB2 Bölgemize uyarlarsak, Bölgemizde yoksulluk
oranının yüzde 60’a ulaşacağını gözden kaçırmamak gerekir.
Gelir dağılımı adaleti
Gelir dağılımı adaletinin hangi düzeyde olduğunu
anlamak için, Gini katsayısından ve P80/20 oranlarından yararlanıldığını
belirtmiştik. Türkiye’nin Gini katsayısı 2014 yılında 0,391 iken 2015 yılında
0,397’ye yükselmiştir. Dolayısıyla, gelir dağılımı adaletinde bozulma
yaşanmıştır. Gini katsayısı sıfır değerine ne kadar yakınsa, gelir dağılımı o
kadar adaletli olmaktadır. TRB2 Bölgemizin Gini katsayısı 2014 yılında 0,384
iken 2015 yılında 0,374’e düşmüştür. Dolayısıyla, Bölgemiz gelir dağılımı
adaleti açısından iyiye giderken, aynı zamanda bu açıdan Türkiye geneline göre
daha iyi durumdadır. Bunun yanında,
Türkiye’nin P80/20 oranı 2014 yılında 7,4 iken 2015 yılında 7,6’ya çıkmıştır.
TRB2 Bölgemizin P80/20 oranı ise 2014 yılında 6,5 iken 2015 yılında 5,8’e düşmüştür.
Bu verilere göre, en zengin yüzde 20’lik grup en fakir yüzde 20’lik gruba göre
gelirden Türkiye genelinde 7,6 kat daha fazla pay alırken, Bölgemizde 5,8 kat
daha fazla pay almaktadır. Bu oran da, gelir dağılımı adaleti açısından
Bölgemizin Türkiye geneline göre daha iyi durumda olduğunu göstermektedir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirttiğimiz hususları 5 maddede
özetleyebiliriz:
1.
TRB2 Bölgemizde ortalama
eşdeğer fert geliri, Türkiye’nin ortalama eşdeğer fert gelirinin yaklaşık
yarısıdır.
2.
Bölgemizdeki hanelerin yüzde
80’inden fazlası, Türkiye’nin ortalama gelirinin altında bir gelire sahiptir.
3.
Her ne kadar Bölgemiz yüzde
5,3’lük yoksulluk oranıyla 26 bölge içerisinde yoksulluk oranı en düşük bölge
gibi görünse de, Bölgemizde ortalama fert gelirinin düşük olması ve gelirlerin
bu rakam etrafında yoğunlaşması gibi faktörlerin yoksulluk oranının düşük
çıkmasına sebep olduğu düşünülmektedir.
4.
Gelir dağılımı adaleti
açısından Bölgemiz Türkiye geneline göre daha iyi durumdadır.
5.
Bölgemizde ortalama
hanehalkı büyüklüğünün (hanedeki ortalama fert sayısının) Türkiye geneline göre
yüksek olması, Bölgemizdeki hanelerin
ortalama eşdeğer fert gelirlerini Türkiye ortalamasına göre tahmini olarak ¼
oranında aşağı çekmektedir.
Bu bilgiler ışığında, başlıkta sorduğumuz sorunun
cevabı “Bölgemizde gelir düzeyi düşük” olacaktır. Bu nedenle, Bölgemizde
yoksulluk oranından ziyade ortalama EHKF gelirinin artırılmasına odaklanılması
gerekmektedir. Bunu yapmanın iki yolu olabilir; birincisi ortalama hanehalkı
büyüklüğünü düşürmek, ikincisi toplam hanehalkı gelirini yükseltmek. Ortalama hanehalkı büyüklüğünü düşürmek söz
konusu olamayacağına göre, hanehalklarını gelirlerinin artırılmasına odaklanmak
gerekmektedir.
Bunun için, işgücüne katılım oranını ve istihdamı
artırmak gerekmektedir. Bölgemizde işgücüne katılım oranı yüzde 47,1 ve
istihdam oranı yüzde 42,6 olup, bu rakamlar Türkiye ortalamasının 4’er puan
aşağısındadır. Ortanca yaşın 20 olduğu, yani nüfusun yarısının 20 yaşın altında
olduğu Bölgemizde, gençlerin istihdamına daha bir öncelik vermek yerinde
olacaktır. Özellikle genç ve kadın işsizlerin istihdamına yönelik yaratıcı
projeler geliştirilmesi ve bu kişilerin mesleki eğitime yönlendirilerek
sanayideki ara eleman açığının giderilmesine yönelik çalışmalar yapılması
gerektiği kanaatindeyim.
Eğitim, her türlü sorunun çözümünde önemli bir unsurdur.
Sorunun uzun vadeli çözümü için, temel örgün eğitimin kalitesinin artırılması gerekmektedir.
Bunun için, öğretmen başına ve derslik başına öğrenci sayılarının kabul
edilebilir seviyelere düşürülerek tekli öğretime geçilmesinin öncelik arz
ettiğini düşünüyorum. Son dönemde yapılan sözleşmeli öğretmen atamaları, bu
açıdan sevindirici bir gelişme olmuştur.
Bunun yanında, emek yoğun sektörlere yatırım
yapılması ve iş potansiyelinin yapısal olarak artırılması büyük önem arz
etmektedir. Daha önceki makalelerimde de belirttiğim gibi, Tekstilkent bunun en
güzel örneğidir. Buna benzer istihdam potansiyeli yüksek iş sahaları çoğaltılmalıdır.
Tarımın yanı sıra, tarıma dayalı sanayinin ve özellikle turizm sektörünün
canlandırılması kaçınılmaz görünmektedir. Hem yaz ve hem de kış turizmi
potansiyeli bulunan Van ilinde, son günlerde bu potansiyelin
değerlendirilmesine yönelik çalışmalara Van Güçbirliği Platformunun öncülüğünde
hız verilmiştir. Bu tür örnek çalışmalar geleceğe umutla bakılmasına katkılar
sağlamaktadır.
Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü
Kaynaklar:
1. TÜİK, Gelir
ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları, 2015. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21868
3. TÜİK, Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2015.
4. Coşkun Can
Aktan ve İstiklal Yaşar Vural, “Yoksullukla Mücadeleye Yönelik Öneriler”,
Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayınları,
2002.
Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma
ait olup, hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumunu bağlamamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder