Sayfalar

5 Nisan 2017 Çarşamba

Aile içi sorunlar

Herkese merhaba...

Bu yazımda, 2016 Aile Yapısı Araştırması sonuçlarından damıttığım, evli bireylerin aile içerisinde yaşadığı problemlere ve boşanmış bireylerin boşanma nedenlerine dikkat çekmek istiyorum.

***

Öncelikle evlilerin aile içerisinde yaşadığı sorunlardan bahsedelim.

Aile içi sorunların ölçümü için evli bireylere, sunulan seçenekler arasından eşleriyle hangi konularda sorun yaşıyorlarsa onlara “evet” cevabı vermeleri istendi. Bu soruda birden fazla seçeneğe “evet” cevabı verme imkânı tanındı.

Anket sonuçlarına göre, kadınların eşleriyle yaşadığı sorunların başında gelirinin yeterli olmaması geliyor. Evli bayanların yüzde 7,3’ü bu seçeneğe evet cevabı vermiş. İkinci olarak kadınlar, ev ile ilgili sorumlulukların yerine getirilmesi (yüzde 7,1) noktasında eşlerinden şikâyetçiler.

Bunun yanında, sigara alışkanlığı (yüzde 6,7) ve ailecek birlikte yeterince vakit geçirmeme (yüzde 6,4) de kadınları rahatsız eden konular arasında yer alıyor.  

Erkekler ise en çok ev ile ilgili sorumlulukların yerine getirilmemesi (yüzde 4,6) ve ailecek birlikte vakit geçirmeme (yüzde 4,3) konularında eşleriyle sorun yaşıyor.

Sigara alışkanlığı (yüzde 3,7) da erkeklerin eşleriyle yaşadığı en önemli sorunların başında geliyor.

Erkekler ayrıca, çocuklarla ilgili sorumlulukların yerine getirilmemesi (yüzde 3,4) konusunda ve harcamalar (yüzde 3,3) konusunda eşleriyle karşı karşıya kalıyor.

Buradan şunu anlıyoruz:

Aile içi sorumluluklar, ailecek birlikte vakit geçirme, gelir ve harcama gibi konular eşler arasında yaşanan klasik sorunlar.

Burada dikkat çeken diğer bir husus, sigara alışkanlığının aile içerisinde önemli bir sorun olarak görülmesidir. Sigara sadece sağlığa ve cebe zarar vermiyor. İnsanın aile içindeki huzurunu da ciddi manada olumsuz etkiliyor.

Sigara tiryakilerinin bir an önce bu kötü alışkanlıktan kurtulmalarını dileyelim.

***

Şimdi de boşanmış kişilerin belirttikleri boşanma nedenlerine göz atalım:

Yine birden fazla boşanma nedeninin seçilebildiği bu soruda, hem kadınlar hem de erkekler için en önemli boşanma nedeni “Sorumsuz ve ilgisiz davranma” olmuş. Kadınların yüzde 61,5’i, erkeklerin ise yüzde 40,2’si bu seçeneği işaretlemiş.

Eşlerinin evin geçimini sağlayamaması (yüzde 42,6) hususu kadınların ikinci sıradaki boşanma nedenini oluşturuyor.

Kadınların diğer belli başlı boşanma nedenleri arasında dayak ve kötü muamele (yüzde 36,4), aldatma (yüzde 32,2), eşlerinin ailelerine karşı saygısız davranması (yüzde 24,6) ve içki (yüzde 23) bulunuyor.

Türkiye’deki her üç boşanmış kadından biri eşinden dayak veya kötü muameleye maruz kalmış.

Yine her üç boşanmış kadından biri eşi tarafından aldatılmış.

Ayrıca, dayak ve kötü muamelenin sebep olduğu boşanma oranı Bölgemizde yüzde 47,2 ile Türkiye ortalamasına (yüzde 36,4) göre çok daha yüksek.

Erkeklerin boşanma nedenleri arasında (Sorumsuz-ilgisiz davranma dışında), eşin ailesinin aile içi ilişkilere karışması (yüzde 24,5) ve eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması (yüzde 24) gibi konular başı çekiyor.

Gerçekten evliliğin en önemli gıdası eşlerin birbirine olan sevgisi ve ilgisidir. Eşler, her şeyi bir yana bırakıp birbirlerine karşı ilgi göstermeyi ihmal etmemeli.

Ayrıca, şiddet ve kötü muamele gibi barbarca tutumların artık tarihe karışması gerekiyor. Savunmasız durumdaki kadınlara zarar vermek bizim ne kültürümüzde ne de inançlarımızda var.

Eşlerin ailelerinin aile içi sorunlara karışması ise bence özellikle evliliğin ilk yıllarında aile içinde yaşanan sorunları daha da işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Evliliklerin yıkılmasına sebep oluyor.

Zaten boşanmaların yaklaşık yarısı evliliğin ilk beş yılı içerisinde gerçekleşiyor. İnsanlar, birbirlerini gerçekten dinleyemeden, birbirlerini gerçekten anlayamadan ve evlilik kurumunu öğrenemeden aileler yıkılıp gidiyor.

O nedenle,

Eşlerin birbirlerini anlamaya çalışmaları, birbirlerine nezaket göstermeleri, bazı sorunları zaman içerisinde çözme yoluna gitmeleri ve evliliğe biraz zaman tanımaları gerektiğini düşünüyorum.

2 Ocak 2017 Pazartesi

Van'ın gayrisafi hasılası

Ulusal Hesaplar Sistemi (SNA-2008) ve Avrupa Hesaplar Sistemi’ne (ESA-2010) uyum kapsamında, TÜİK tarafından gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) verileri revize edildi ve 12 Aralık 2016 pazartesi günü kamuoyuna açıklandı. Bu kapsamda, ilk defa 81 il düzeyinde 2004-2014 yılları arası için GSYH verileri açıklandı. Bu veriler, cari fiyatlarla ve üretim yöntemiyle hesaplanmış verilerdir. Bu yazımda, GSYH ile ilgili tanımları kısaca açıkladıktan sonra Van’ın GSYH verileri üzerinde kısa bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
Gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH), bir ülkede belirli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerden dolayı oluşan katma değerdir. GSYH; üretim yöntemiyle, harcama yöntemiyle ve gelir yöntemiyle olmak üzere üç farklı şekilde hesaplanmaktadır.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, üretim yöntemiyle, bir ekonomide yerleşik olan üreticilerin belli bir dönemde üretmiş oldukları tüm mal ve hizmetlerin değerleri toplamından bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesi sonucu elde edilen değerdir. Aşağıda ifade edilen veriler bu yöntemle hesaplanmıştır.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, harcama yöntemiyle, bir ekonomide belli bir dönemde tüketime ve yatırıma yönelik yapılan tüm harcamalar (hanehalklarının tüketimleri, devletin yaptığı harcamalar ve sabit sermaye yatırımları) ile ihracat-ithalat farkından oluşur.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, gelir yöntemiyle, bir ekonomide üretim faaliyeti içerisinde yer alan birimlerin elde ettiği maaş, ücret gelirleri ve işletme karı ile devletin elde ettiği çeşitli vergi gelirlerinden oluşur.
GSYH değişim oranı, GSYH’ın bir önceki yıla veya döneme göre yüzde olarak değişim oranıdır.
Kişi başına GSYH, bir ülke yada yerleşim yeri için cari fiyatlarla tahmin edilen gayrisafi yurtiçi hasılanın, o ülkenin veya yerin yıl ortası nüfus sayısına bölünmesiyle elde edilen değerdir.
Ülkemizin ve Van’ın gayrisafi yurtiçi hasılası
Ülkemizin 2014 yılında cari fiyatlarla gayrisafi yurtiçi hasılası 2 trilyon 44 milyar 466 milyon TL olurken, kişi başına düşen GYSH 26 bin 489 TL olarak hesaplandı.
Van ilinin 2014 yılı cari fiyatlarla gayrisafi yurtiçi hasılası ise 10 milyar 685 milyon TL oldu. Bu değer ile Van, GSYH sıralamasında en yüksek 33’üncü il olurken, Türkiye GSYH’ı içerisindeki payı yüzde 0,5 (Binde 5) oldu.

Yukarıdaki grafiğe baktığımızda, hem Türkiye’nin hem de Van’ın GSYH’ının yıllar itibariyle artış eğiliminde olduğu görünüyor. Sadece kriz yılı olan 2009’da bir artış görülmüyor.
GSYH sıralamasında ilk üç il; 622 milyar 762 milyon TL ile İstanbul (ülke içindeki payı yüzde 30,5), 186 milyar 977 milyon TL ile Ankara (yüzde 9,1) ve 127 milyar 430 milyon TL ile İzmir (yüzde 6,2) oldu.
İl bazında Gayrisafi Yurtiçi Hasıla payları, ilk 15 il, 2014
Sektörel paylar
Sektörlerin gayrisafi yurtiçi hasılaya katkıları değerlendirildiğinde, Ülkemizde ve Van’da en büyük pay hizmet sektörünün oldu. Türkiye’de hizmet sektörünün payı yüzde 61 iken, Van’da yüzde 60’tır. Aşağıdaki grafiklere bakarsak, tarım sektörünün payı Türkiye’de yüzde 7 iken Van’da yüzde 12; sanayi sektörünün payı ise Türkiye’de yüzde 32 iken Van’da yüzde 28 olarak gerçekleşti. Buradan, Türkiye ortalamasına göre Van’da tarım sektörünün payının yüksek olduğu, ancak sanayi sektörünün payının düşük olduğu görülmektedir.

Sanayi sektörü paylarında ilk üç sırayı Tekirdağ (yüzde 57), Bilecik (yüzde 52,4) ve Kocaeli (yüzde 51,3) illeri alırken, bu sıralamada Van ili yüzde 28’lik pay ile 36. sırada yer aldı.
Kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla
2014 yılında Türkiye’nin kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılası 26 bin 489 TL oldu. Van’da ise 2014 yılında kişi başına GSYH 9 bin 913 TL oldu. Kişi başına GSYH sıralamasında, Van ili maalesef 79. sırada, yani sondan üçüncü sırada yer aldı. Van ilinin GSYH sıralamasında 33. sırada iken kişi başına GSYH’da 79. sırada olmasının sebebi, Van’ın nüfusuna kıyasla ürettiği katma değerin oldukça düşük olmasıdır.

Yukarıdaki grafiğe bakıldığında, Türkiye’nin ve Van’ın kişi başına GSYH değerleri arasındaki farkın son on yıl içerisinde giderek açıldığı görülmektedir.
Kişi başına GSYH’da, İstanbul 43 bin 645 TL ile ilk sırada yer aldı. İstanbul’u, 43 bin 521 TL ile Kocaeli ve 36 bin 680 TL ile Ankara izledi.
Van'ın benzer nüfusa sahip diğer 4 ile göre durumu
Aşağıdaki tabloda Van’ın ve Van ilinin nüfusuna en yakın nüfusa sahip 4 ilin GSYH verileri yer almaktadır.  Tabloya bakıldığında, 5 il içerişinde GSYH ve kişi başına GSYH verisi en düşük il Van’dır. Van’ın mal ve hizmet üretiminin, diğer illerin üretimlerinin ortalama yarısı kadar olduğu görülmektedir.
Van'ın benzer nüfusa sahip diğer 4 ile göre durumu (2014)
İller
Nüfus
GSYH (Bin TL)
Kişi Başına
GSYH (TL)
Balıkesir
   1 189 057
   26 102 201
    22 197
Kahramanmaraş
   1 089 038
   17 063 050
    15 764
Van
   1 085 542
   10 684 919
    9 913
Aydın
   1 041 979
   19 723 034
    19 121
Denizli
    978 700
   24 055 631
    24 772

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
Önce, yukarıda açıkladığımız hususları kısaca özetleyelim:
1)       Van ili 10 milyar 685 milyon TL GSYH ile 2014 yılında en yüksek GSYH’a sahip 33’üncü ili olurken, kişi başına GSYH’da 9 bin 913 TL ile sondan üçüncü sırada yer almıştır.
2)       Van ilinde üretilen GSYH’ın sektörlere göre payları Türkiye geneli ile kıyaslandığında; tarım sektörünün payının 5 puan yüksek, sanayi sektörünün payının ise 4 puan düşük olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, Van’ın sanayi sektöründeki ağırlığı görece düşüktür.
3)       Nüfusu bir milyon civarındaki 4 il ile kıyaslandığında, Van’ın GSYH değerinin, diğer bir ifadeyle mal ve hizmet üretiminin, diğer illerin yarısı kadar olduğu görülmektedir.
Bu açıklamalardan sonra, Van ilinin sahip olduğu genç ve dinamik nüfusunu üretime yeterince yönlendiremediğini söyleyebiliriz. Van ilinin içinde olduğu TRB2 Van, Muş, Bitlis, Hakkâri Bölgesinin 2015 yılı istihdamının yüzde 47’si tarım, yüzde 20’si sanayi ve yüzde 33’ü hizmetler sektöründedir.  İstihdamın yaklaşık yarısına sahip tarımın GSYH’a katkısı yüzde 12 gibi çok düşük bir düzeydedir. Bu bağlamda, Van ilinde sanayi sektörü yatırımına öncelik verilmesi gerekmektedir. Tarım sektöründeki atıl nüfusun ve sayıları tahmini olarak 30 binleri düzeyindeki işsizlerin sanayi sektörüne yönlendirilmesi için projeler geliştirilmesi gerekmektedir.
Özellikle bu bölgede, özel teşebbüs eliyle yeterli düzeye ulaşmayan sanayi yatırımları, “Tekstilkent” gibi örneklerin artırılması suretiyle geliştirilmelidir. Hayvancılığın önemli bir yere sahip olduğu ilimizde, et ve süt entegre tesisleri, deri sanayii gibi tarıma dayalı sanayi yatırımları yapılmalıdır.
Orta gelir tuzağından çıkmak ve kalkınmış bir ülke olmak için, bölgelerin avantajlı oldukları alanlara göre ilgili sanayi gruplarının desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Örneğin; Van ili güneş enerjisi potansiyeli yüksek bir il olarak bilinir. Güneş enerjisi üretimine yönelik sanayinin Van’da geliştirilip; Van’ın bu teknolojide öncü olması, üretilen ürünlerin tüm ülkeye hatta yurtdışına pazarlanması sağlanabilir. Buna paralel olarak güneş enerjisinden elektrik üretiminde de çığır açılarak, ülkemizin enerjideki dışa bağımlılığı bir nebze olsun hafifletilebilir. İnci kefali, yayla muzu gibi yöresel ürünlerin konserve, turşu v.b. şekillerde değerlendirilip tüm Türkiye’ye pazarlanmasına yönelik çalışmalar yapılabilir.

Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü

Kaynak:
1.      İl Bazında Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, 2004-2014, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24920
2.      İşgücü İstatistikleri, 2015
Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma ait olup, hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumunu bağlamamaktadır.


Van'ın turizm potansiyeli

Van’ın turizm potansiyeli yüksek bir il olduğu sürekli dile getirilir. Ben de bu makalemi turizm konusuna ayırdım. Sözel, afaki cümlelerle Van’ın turizm açısından çekiciliğini ne kadar anlatsak pek bir anlam ifade etmez. Onun yerine, sayılarla yani resmi istatistiklerle bu konuyu irdelemeye çalışacağız. Devamında ise, her zamanki gibi naçizane birkaç politika önerisinde bulunacağız.

Kültür turizmi

Van’da kültürel anlamda gezilip görülebilecek 2 müze ve 3 ören yeri mevcuttur. Müzeler; Van Müzesi ve Akdamar Anıt Müzesi. Ören yerleri ise; Van Kalesi, Hoşap kalesi ve Çavuştepe Kalesidir. Van’daki müzelere ve ören yerlerine ziyaret eden kişi 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 82 oranında azalarak 29 bin 125 kişi olmuştur.
Bunun yanında Van’da, kış turizmi için 1 adet kayak merkezi (Abalı K.M.), 430 km kıyı uzunluğuna sahip Van Gölü, zengin alışveriş merkezleri, otelleri, kahvaltı salonları, kafeteryaları ve restoranları mevcuttur.  Sayamadıklarım için beni mazur görün.

Gümrük kapılarından giriş yapan yabancı turist sayıları

Peki, Van’a ne kadar turist gelmektedir? Giriş ve çıkış kapılarına göre giriş yapan ve çıkış yapan vatandaş ve yabancı verilerine bir göz atalım. Van’a 2012 yılında 50 bin yabancı turist gelmişken; 2013 yılında 85 bin yabancı turist gelmiştir. Görüldüğü üzere, 2013 yılında gelen yabancı turist sayısı yüzde 70 oranında artmıştır. Devam edelim…
2014 yılında gelen yabancı turist sayısı 154 bin kişi olmuştur.  Buna göre, 2014 yılında Van’a gelen yabancı turist sayısı yüzde 81 oranında artmıştır. Oldukça yüksek bir artış…
2015 yılına geldiğimizde, Van’a giriş yapan yabancı sayısı 155 bin olmuştur. Dolayısıyla, 2015 yılıyla 2014 yılı arasında Van’a gelen yabancı turist sayısı açısından pek bir değişiklik olmamıştır.  Van’a gelen yabancı turistlerin yüzde 90’ı karayolunu, yüzde 10’u ise demiryolunu kullanmıştır. Van’ın tek karayolu ve demiryolu giriş kapısı İran’a açıldığından, bu rakamların yüzde 99,5’ini İranlı turistler oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu rakamlar, Türkiye’ye Van dışındaki giriş kapılarından girip, İstanbul, Antalya v.b. iller üzerinden Van’a gelen yabancı turistleri kapsamamaktadır.

Konaklama tesislerine gelen turistler

Şimdi de, belediye ve turizm belgeli konaklama tesislerine gelen turist sayılarına ve geceleme sayılarına bakalım. 2012 yılında konaklama tesislerine 16 bin yabancı ve 205 bin yerli olmak üzere toplam 221 bin turist gelmişken, 2013 yılında 23 bin yabancı ve 148 bin yerli olmak üzere toplam 171 bin turist gelip konaklamıştır. Dolayısıyla, 2013 yılında bir önceki yıla göre otellere gelen yabancı sayısı yaklaşık yüzde 40 artarken, yerli turist sayısı yüzde 28 düşmüştür.
2014 yılında, Van’daki otellerde konaklama yapan yabancı sayısı 42 bin, yerli sayısı 187 bin kişi, toplamda 229 bin kişi olmuştur. Yani, 2013 yılına göre yabancı sayısında yüzde 85, yerli sayısında yüzde 26 artış gerçekleşmiş. Dolayısıyla, otellere gelen özellikle yabancı turist sayısında dikkate değer bir artış yaşanmıştır.
2015 yılında, Van otellerinde 42 bin yabancı ve 201 bin yerli olmak üzere toplam 243 bin turist konaklamıştır. Dolayısıyla, 2015 yılında yerli sayısında yüzde 7 civarında makul bir artış gerçekleşirken, yabancı sayısında önemli bir değişiklik olmamıştır.

2015 yılında Van’da konaklayan 42 bin yabancı turistin 29 bini İranlı, 2 bin 600’ü Alman, 1100’ü İtalyan, 1000’i Iraklı ve 900’ü ABD’lidir. Dolayısıyla, Van’da konaklayan turistlerin 3’te 2’sini İranlılar oluşturmaktadır.
Yabancı turistlerin Van’da ortalama gece sayısı kişi başına 1,7 gece olurken, yerli turistlerin ortalama geceleme sayısı 1,5 olmuştur. Bu veriler, yıllar itibariyle önemli bir değişkenlik göstermemiştir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:

Önce, yukarıda ifade ettiğimiz hususları özetleyelim:
1.      Van’da kültür turizmi açısından başlıca 2 müze ve 3 ören yeri bulunmakta olup,  bu yerleri ziyaret eden kişi sayısında 2015 yılında yüzde 82 gibi önemli bir oranda düşüş yaşanmıştır.
2.      Gümrük kapılarından Van’a giriş yapan yabancı turist sayısı 2012 yılında 50 bin kişi iken, bu rakam 2014 yılına kadar sürekli artarak 2013 yılında 85 bin, 2014 yılında 154 bin olmuştur. 2015 yılında giriş yapan yabancı turist sayısı aynı düzeyde kalmıştır.
3.      Van’da otellerde konaklama yapan yerli turist sayısı, son dört yıl içerisinde 180-200 bin civarında değişiklik gösterirken; yabancı turist sayısı 2012 yılında 16 bin iken, 2014 yılına kadar sürekli artarak 2013 yılında 23 bin ve 2014 yılında 42 bin kişi düzeyine ulaşmış, 2015 yılında aynı düzeyde kalmıştır.
4.      Van’da konaklayan turistlerin 3’te 2’sini İranlılar oluşturmaktadır.
5.      Yabancılar Van’da ortalama kişi başına 1,7 gece konaklarken, yerli turistler 1,5 gece konaklamaktadır.
6.      Sonuç olarak, 2012 yılından 2014 yılına kadar Van’a gelen turist sayısı sürekli artış göstermiş, özellikle 2014 yılında gelen yabancı turist sayısı ikiye katlanmıştır. 2015 yılında ise, önemli bir değişiklik olmamış, 2014 yılındaki düzeylerde sabit kalmıştır. Geceleme sayılarında ise herhangi bir değişiklik olmamıştır.
Bu veriler ışığında, şu üç soru akla gelmektedir: Birincisi, müzelere ve ören yerlerine gelen ziyaretçi sayısı 2015 yılında neden o kadar düştü? İkincisi, 2014 yılında ne oldu da Van’a gelen yabancı turist sayısı ikiye katlandı? Üçüncüsü, turist sayısı her yıl artarken 2015 yılında neden önemli bir artış yaşanmadı? Şimdi bu sorulara cevap arayalım.
Bilindiği üzere, 2010 yılından 2014 yılına kadar her yıl Eylül ayında Akdamar Kilisesinde ayin düzenlenmiş ve bu ayin vesilesiyle Van’ı ve Akdamar Kilisesini binlerce turist ziyaret etmiştir. Bu ayin çeşitli sebeplerden 2015 yılında yapılamamıştır. Müze ziyaretçi sayısının o sebepten azaldığı düşünülmektedir. 
2013 yılı Bölgemizde ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “çözüm süreci” beklentisinin yaşanmaya başladığı bir yıl olurken, 2014 yılı çözüm sürecinin bölgeye tam anlamıyla hâkim olduğu bir yıl olmuştur.  Van’a gelen turist sayısı, bölgede oluşan olumlu havanın etkisiyle 2013 yılında ciddi oranda artmıştır. 2014 yılı, bölgede güvenlik endişesinin asgari düzeye inmesiyle, gelen yabancı turist sayısının ikiye katlandığı bir yıl olmuştur.
2015 yılında Bölgemizde güvenlik sorunları tekrar yaşanmaya başladığından, Van’a gelen turist sayısında artış olmamış, ancak en azından 2014 yılındaki rakamları koruyabilmiştir. 2016 yılının güvenlik algısı açısından çok daha sıkıntılı geçmesi nedeniyle, bu yılda yabancı turist sayısı açısından 2015 yılı rakamlarının muhafaza edilebilmesi zor görünmektedir.
Bu sonuçlara bakıldığında, sınır komşusu olması nedeniyle Van’ın özellikle İranlı turistler açısından yüksek bir turizm potansiyeline sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kapıköy Gümrüğünde yaşanan sorunlar ve güvenlik sorunları başta olmak üzere yaşanan her türlü olumsuzluğa karşın, Van’a gelen İranlı turist sayısı yıldan yıla artış göstermektedir. Özellikle güvenlik endişesinin olmadığı dönemlerde, İran’dan gelen turist sayısında sıçrama yaşanmaktadır.
Peki, turist sayısını artırmak için neler yapılmalı? Bu konuda, sektörün içinden Elite World Van Oteli Genel Müdürü Sayın Oktay Aksoy’un görüşlerine kulak verelim. Yakın zamanda yaptığımız bir sohbette ifade ettiği üzere, Oktay Bey’e göre Van’ın turizm potansiyelinin önündeki en büyük engel güvenlik sorunu oluyor. Bu sorun aşıldığında, kayak merkezlerinde konaklama tesisleri yapılması, Başkale bölgesindeki travertenlerinin ve peri bacalarının turizme kazandırılması, Akdamar Kilisesinin 12 ay ayine açılması, Ermenistan, Irak, İran ve Azerbaycan gibi komşu ülkelere uçak seferleri düzenlenmesi ve Edremit sahil bandı projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor.
Bu görüşlere katılmakla birlikte,  kanımca, öncelikle Van Gölüyle barışılmalı, göl kenarına duş, soyunma kabini v.b. imkanları bulunan halka açık güzel plajlar yapılmalıdır. Bunun yanında, Van Gölünün insan vücuduna yararlı sodalı suyunun, filtrelenip temizlenerek kış aylarında kaplıca suyu gibi değerlendirilmesine yönelik araştırmalar yapılabilir. Alışveriş turizmi açısından AVM’lerin ve büyük mağazaların çeşitliliğinin artması önemlidir. VAN TSO öncülüğünde iki yıldır düzenlenmeye başlanan alışveriş festivali Van’ın turizmi ve ekonomisi açısından çok olumlu bir gelişmedir. Eski Van Şehri, mesire alanları, ören yerleri, modern kayak tesisleri v.b. projelerin hızla hayata geçirilmesi turizme büyük katkılar sağlayacaktır. Son olarak, Van Güçbirliği Platformunun turizm konusundaki çalışmalarının, bu ve benzeri önerilerin adım adım hayata geçirilmesine vesile olacağını düşünüyorum.
Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü

Kaynaklar:
1.      TÜİK, Turizm İstatistikleri Veritabanı. https://biruni.tuik.gov.tr/turizmapp/sinir.zul
2.      TÜİK, Kültürel Miras, 2015. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21550
3.      TÜİK, Sosyal Sektör İstatistikleri



Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma ait olup, hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumunu bağlamamaktadır.