Sayfalar

22 Ekim 2015 Perşembe

TÜİK'e sahip çıkalım

1926 yılında kurulan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Cumhuriyet tarihiyle yaşıt ve köklü bir geleneğe sahip teknik bir kurumdur. TÜİK, üretilen verilerin doğruyu yansıtmadığı ve siyasi iradeye göre hareket ettiği yönde eleştirilmektedir. Bu da TÜİK’in kurumsal imajına çok zarar vermektedir. Çünkü insanlar, olumsuz haberlere daha çabuk inanma yönünde eğilim göstermektedir. Öyle görünüyor ki, olumlu bir habere gösterilen eleştirel yaklaşım, olumsuz haberler için pek gösterilmemektedir. Olumsuz bir imajı düzeltmek de çok zaman ve emek gerektirmektedir.
Toplumda halen “siz pinpon topu ile enflasyon hesaplıyorsunuz” diyen insanlarla karşılaşmaktayım. Zamanında yayılan olumsuz ve kara çalıcı bir haberin etkisinin ne kadar uzun sürdüğüne dair çok önemli bir kanıt niteliğinde. Enflasyon oranı yüksek açıklandığında herkesçe hemen kabul görmekte, biraz düşük açıklandığında ise “TÜİK bilerek düşük gösterdi” diye eleştirilmektedir. Halbuki TÜİK, 5429 sayılı Kanun’ca belirlenmiş bireysel verilerde gizlilik ilkelerine riayet etmek kaydıyla oldukça şeffaf çalışan bir kurumdur. Üretilen tüm istatistikler, kullanılan yöntemleriyle birlikte resmi web sitesinde açıklanmaktadır. Her ay, enflasyon sepetine dahil olan ürünler, aylık fiyatlarıyla ve ağırlıklarıyla birlikte web sitemizde yer almaktadır. İstatistiksel hesaplama yöntemlerinden anlayan herkes, buradan enflasyonu kendisi de hesaplayabilir.
Son günlerde, özürlü bakım parası alan 500 bin işsiz (!) kişiyi TÜİK’in istihdamda gösterdiğine ve böylelikle işsizlik oranını düşük gösterdiğine ilişkin haberlerle karşılaşmaktayım. Bu durum bizi oldukça üzmektedir. Uluslararası tanım gereği, bir kişi engelli, hasta, yaşlı gibi bakıma muhtaç bir yakınına bakıyor ve bu hizmeti karşılığında bir ücret alıyor ise bu kişi istihdamda gösterilmektedir. Kaldı ki, istihdamda sayılmasalardı bile bu kişilerin işsiz sayılabilmeleri için; referans dönemde hiç gelir getirici işle uğraşmamış, son dört hafta içinde aktif iş aramış ve iş bulduğu takdirde 15 gün içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmaları (bu üç kriteri de karşılamaları) gerekir. Dolayısıyla her istihdamda olmayan kişi işsiz değildir. Hem işsiz tanımına uymayan hem de istihdamda olmayan ev hanımı, öğrenci, emekli v.b. kişiler “işgücüne dahil olmayanlar” şeklinde sınıflandırılmaktadır. Sonuç olarak, 500 bin işsizden söz etmek tamamen gerçek dışıdır. Uluslararası metodolojiyi kullanan tüm ülkelerde bu böyledir.
TÜİK, Avrupa standartlarında karşılaştırılabilir nitelikte, AB müktesebatlarına uyumlu yöntemler kullanarak istatistikler üreten bir kurumdur. Uygulamaya yönelik kritik karar aşamalarında, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (EUROSTAT), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve konunun uzmanı akademisyenlerle değerlendirme yaparak nihai kararı vermektedir. Bu bağlamda, uluslararası metodolojiye ters düşecek hiçbir uygulama yapılmamaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumunun, uluslararası istatistik camiasında saygın bir yeri vardır. Lider konumuyla, bölgemizdeki ülkelerin istatistik sistemlerin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca TÜİK, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (UNECE) Avrupa İstatistikçiler Konferansı ile OECD İstatistik ve İstatistik Politikası Komitesi (CSSP) Yönetim Kurulu üyeliklerini başarı ile yürütmektedir.
İçinde bulunduğumuz bu zor şartlarda, personelimiz büyük bir özveriyle alandan veri derlemeye çalışmaktadır. Bilenler bilir, alandan veri derlemek gerçekten çok zordur. Onca uğraşlarımıza rağmen anketörlerimiz her gün, halen TÜİK’in ne olduğunu bilmeyen, istatistiksel veri derlemenin önemini ve toplumsal faydasını algılamakta zorlanan insanlarla karşılaşmakta ve onlardan veri derlemeye çalışmaktadır. Konunun önemini bilmeyen cevaplayıcılar da vereceği bilgileri manipüle etmeye çalışmaktadır. Mesela; harcama bilgilerini abartma, gelir bilgilerini ise düşük gösterme eğilimi sergilemektedir. Büyük uğraşlar, ikna çapaları, detaylı açıklamalar yapılarak, cevaplayıcılardan doğru veri derlenmeye gayret edilmektedir. Bir de medyada böyle olumsuz haberler çıkınca, alanda bizim işimiz çok daha zorlaşmaktadır. O nedenle, Dünya İstatistik Günü’nü kutladığımız bu günlerde, tüm vatandaşlarımızı bu konuda sorumlu davranmaya çağırıyorum.

Bu kurum hepimizin. İstatistiğe hepimizin ihtiyacı var. Doğru istatistik demek, doğru kararlar alınması demek ve doğru yatırımlar yapılması demektir.  Hizmetin etkin ve verimli bir şekilde yönlendirilebilmesi, doğru bilgi ile doğru istatistik ile olmaktadır. Emin olunmalıdır ki, TÜİK bu konuda her türlü yönlendirmeden uzak bir şekilde görevini yapmaya gayret göstermektedir. Bu vesileyle, hem veri kaynağımız hem de yararlanıcımız olan tüm kurum ve kuruluşlar ile vatandaşlarımıza saygı ve selamlarımı sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder