Sayfalar

4 Kasım 2016 Cuma

Bir Zamanlar

Kırlangıçlar yuva yapardı,
Damların altlarına.
Gagalarıyla topladıklar yiyecekleri,
Bir bir yedirirlerdi yavrularına.

Gergin serum lastiğinin
Etkisinden kurtulan bir taş,
Süratle çarpardı
Minik bir serçenin bağrına.
Göğsü parçalanan kuş
Çırpınarak düşerken aşağıya,
Küçük bir avcı sevinçle koşardı
Avını yakalamaya.

Köyden geçen kervanlar,
Ve develerin çıngırak sesleri.
Görülmeye değerdi,
Yol yapmaya gelen,
YSE’nin greyderi.

Erkekler ağaç başında
Değnekleriyle çırparken dalları,
Dalından kopan zeytin taneleri
Patır patır dökülürlerdi
Yere serilen çarşafa.
Kadınlar ise ellerinde sepet
Çoraptan yapılmış eldivenleriyle
Koyulurlardı uzağa düşen
Zeytinleri toplamaya.

Biz tahtadan arabayla oynardık
Bir zamanlar…
Kiminin binecek bir arabası var,
Kiminin de yok, kimse de bindirmeyince,
Çekilir bir kenarda ağlar…
Tekeri büyük olan daha uzağa giderdi,
Diğerlerini bir bir sollarken,
O keyif görülmeye değerdi.
Arabalar büyük bir gürültüyle
Aşağıya doğru hızla alırken yol,
İçimizi sevinçle karışık bir hüzün kaplardı,
Arabaların dinlenme vakti yaklaşırdı çünkü,
Yukarıya doğru sahipleri tarafından sırtlarda taşınırdı.

Lastik pabuçlarımızı
Ters giyerdik bir zamanlar,
Ayağımızdan çıkmasın diye.
Annemiz fırın ekmeğine
Yoğurt sürerdi, biraz da pul biber,
Yavrum oynarken acıkmasın diye.

Ya o Ağustos sıcağının alnında,
Gazoz kapaklarıyla oynayan akıllı,
Ve ona uyan kardeşler kaçışırdı,
Yoksa bir yerlerini hedef alırdı,
Damda sekerek gelen el taşları.

Televizyon olmayan eve
Gitmek istemezdim o zamanlar.
Sokak lambaları olmadığı için
Ellerinde bir fener gibi tuttukları
Yanan çıralarla aydınlatırlardı önlerini
Geceleyin yolda olanlar.

Hele o Ramazan Bayramlarının
Tadı bambaşka olurdu.
Büyük bir gürültüyle patlayan torpiller,
Gökyüzünü tiz bir sesle yaran roketler,
Ve delecek bayramlık elbise arayan
Hain bir arı gibi uçuşan kız kaçıranlar…
Tam bir cenk alanı gibiydi Musalli.
Topladığımız harçlıklarla
Köfte-ekmek yerdik.
Karnımız doyunca,
Biz de cephanemizi toplayıp
Savaşa dahil olurduk,
Ta ki bayram harçlıkları
Duman olup uçuncaya kadar…

Dedem eksik parmaklarıyla
Eşelerdi toprağı.
O sırada bir ses duyulurdu uzaktan,
Anlaşılan acıkmıştı emektar kara kaçanı.
Fasulye, domates, patlıcan ve kabak,
Bir cennet bahçesine dönerdi eşelenen o toprak.
İnşallah cennetten bir bahçe olmuştur dedeciğim,
Öldüğünde seni yatırdıkları kumlu toprak.

Ben ağlamayayım da kimler ağlasın,
Dağdan sırtımda çuval, içinde kabak,
Taşıdığım o güzel günleri,
Benden başka kim anımsasın…

Sıcak bir yaz gününde
Ilık ılık eserken rüzgar,
Bir yanda ocakta yemekler pişiyor,
Diğer tarafta soğuk suda yüzen bir karpuz,
Ben tahta otobüsümü sürerken,
Ninemin kedileri avluda koşuşturuyor.

Ne kadar cesur olduğunu anlardın
Suya gelen eşek arısını
Eliyle hızla yakalayıp
Yere doğru çarparken görsen.
Bir de bakarsın ne de yufka yüreklidir,
Dostlara kahvede çay ısmarlarken,
Çocuklara harçlık dağıtırken.

Kimler geldi kimler geçti,
Dayanır mı yürekler?
Kedilerini sabunla yıkayan,
Torununu fare fakıyla yakaladığı serçelerin
Közlenmiş kelleleriyle besleyen nineler.

Her sabah önüne sığırlarını katmış
Dağa giderken gördüğün köylüler.
Bir gün uyanırsın
Evinde ağıtlar yakılıyor.
Nergizli’de iki kişi,
Elinde çapa, kürek,
Mezarı kazılıyor.

Uyan din kardeşim,
Ömür çok kısa bir bilsen.
Allah’a yönelmek lazım,
Sana verilen ömrü,
Eğer zayi etmeyeceksen.

Özer COŞĞUN
(Soğukoluk Köyü Hatıraları
                          Çine, Aydın)

10/01/2011 Saat 22:50

31 Ekim 2016 Pazartesi

Bulunabilirlik Hatası

Geçenlerde bir arkadaş sohbetinde, söz benim çalıştığım alana, yani istatistiğe geldi. Tam ben de sonunda bilgiç bir tavır takınıp söz edebileceğimi düşünürken, hemen Siz de pinpon topuyla enflasyon hesaplamayı ne zaman bırakacaksınız?dediler. Daha da beni konuşturmadılar. Başımı eğdim, sesimi kestim. Zaten konuşma sırasının bana geleceği yoktu.Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki…
Farklı bir sohbet ortamında ise, konu sigara içme alışkanlığına gelmişti. Ben de yeri gelmişken, ölüm nedeni istatistiklerine göre ölümlerin yüzde 50’sinin sigaranın neden olduğu hastalıklardan (akciğer kanseri, kalp-damar ve diğer akciğer rahatsızlıkları) kaynaklandığını söyledim. Hadi oradan! dedi bir arkadaş. Benim bir dayım var, ben bildim bileli günde 3 paket sigara içer. Adam 70 yaşında, daha doktor yüzü bile görmemiştir. Sizin istatistikleriniz hep yalan yanlış, şeklinde buyurdu.
Daha bunun gibi neler, neler… Gün geçmiyor ki, istatistiklere dudak bükülmesin, burun kıvrılmasın.
İstatistik hakkında birileri zamanın birinde öyle bir karalama kampanyası yürütmüş ki, şaşılacak şekilde bu bilimin kötü ünü çok daha ön planda. İstatistik hakkında toplumdaki en yaygın kanı, istatistiğin bir yalan söyleme şekli olmasıyla ilgili.Daha ne diyeyim…
***
İnsanoğlu gerçekten tuhaf bir varlık. Gözüyle, kulağıyla şahit olduğu ve kendisinde etki bırakan olaylara inançla sarılıyor. Duyduğu, gördüğü tek bir olgu üzerinden genel bir yargıya varıyor. Vardığı kanaatin doğru olup olmadığını yeterince sorgulamıyor. Bu düşüncesini değiştirmek de kolay kolay mümkün olmuyor.
Hepimiz akılcı düşünmek ve mantıklı yargılara ulaşmak isteriz, ama gerçekten akılcı düşünebiliyor muyuz?
Stuart Sutherland adlı bir yazar “İrrasyonel” adlı kitabında “Bulunabilirlik Hatası (AvailabilityError)” kavramını açıklıyor. Bulunabilirlik hatası, akla ilk gelen düşünceye göre ya da hazırda bulunan bilgiye göre genel yargıya varmak anlamına geliyor. Akılcı düşünmeyi engelleyen, insanların sıklıkla düştüğü hatalı bir yargıya varma, muhakeme etme şekli.
Pinpon topuyla enflasyon hesaplama örneğinde; yıllar önce bunu bir yerlerden duyan arkadaşımız, hiç araştırmaya zahmet etmeksizin yıllardır buna inanıyor. Artık iyice kanıksamış, beni bile konuşturmuyor. Hâlbuki, 2003 yılından bu yana pinpon topunun enflasyon sepeti içerisinde yer almadığını bilse, işin ehli insanların karşısında ne kadar gülünç duruma düştüğünün farkına varacak.
Sigaranın ölüme sebebiyet verme örneğinde ise, her yıl hayatını kaybeden yüzbinlerce kişinin ölüm nedenlerinin birikiminden elde edilen bilgiye itibar edeceği yerde, çevresinde hazır bulduğu uç bir örneğe itibar ediyor ve edindiği izlenimi tüm insanlığa genelliyor. Bu bir akıldışı (irrasyonel) düşünme biçimi değil de nedir?
Akılcı düşünmek isteyenlere mütevazı bir önerim var: İstatistiğe önem verin
Hemen, yine dudak büktüğünüzü görür gibiyim. Eee kolay değil, istatistik sözünü duyduğumuzda çoğumuz kaçacak yer ararız.
Bilgi çağı her gün yığınla bilgi üretiyor, ama onları detaylı bir şekilde analiz etmeye herkesin zamanı yok.  İşte bu noktada bizim imdadımıza istatistik yetişiyor.
İstatistik, bir topluluk (kitle) hakkında yargıya varabilmek için yeterli sayıda örnekten veri derleyerek,  (yüzde 90-95 gibi belli bir güven düzeyinde) o topluluk hakkında tahmin yapabilme, yargıya varabilme işidir. Dolayısıyla, herhangi bir yargıya varabilmek için olasılıklı örnekleme yöntemleriyle belirlenmiş yeterli sayıda örnekten bilgi derlemek gerekmektedir.
Oysa bulunabilirlik hatasına düşen bizler, yüzbinlerce örnek kişinin toplulaştırılmış verisi dururken, çevremizde hazır bulduğumuz tek bir veriden yola çıkarak genel hakkında yargıya varmaktan çekinmiyoruz.
Bulunabilirlik hatasıyla ilgili örnekleri çoğaltmak mümkün:Hayatımızda ilk kez gittiğimiz bir şehirde, tanıştığımız birkaç kişiden yola çıkarak o ilin insanı hakkında yargıya varırız. İlk kez gittiğimiz doktor hakkında, restoran hakkında, alışveriş merkezi hakkında; hayatımızda ilk kez gördüğümüz kişi hakkında, genel bir yargıya ulaşmaktan hiç çekinmeyiz.

Son söz olarak; hayatımızın her alanına nüfuz etmiş olan istatistik bilimine daha fazla itibar edelim, bulunabilirlik hatasına düşmeyelim.

26 Ekim 2016 Çarşamba

Yalnızlık

Ağlamaklı gözlerle bakarken ufka, 
Sadece ben ve koca bir boşluk. 
Ben kimim, nerdeyim, neden buradayım, 
Ayak sesleri ve düşünceyle sırdaşlık… 

Neden geldim dünyaya? 
Dün ne yaşandı, bugün neler var? 
İçim bir zindan, çığlıklar esir, 
Derdimi kim dinler, beni kim anlar? 

Kırılan kalpler şifaya muhtaç, 
Bir tutam sevgi arayışında. 
Kim görür yangını titrek teninde, 
Herkes kendini görür dev aynasında. 

Düşlerim yorgun, ağzım kupkuru, 
Ağrıma gidiyor yaşanmışlıklar. 
Ilık bir meltem ve çiçek kokusu, 
Yanımda sen yoksan ne anlamı var…


03.05.2015

Merhametin Olmasaydı

Kırık dökük bir gönülle, 
Zamana bel bağlanır mı? 
Ölüm Allah’ın emriyse, 
Ölen için ağlanır mı? 

Dünya döner, yıllar geçer, 
Geçen günler aranır mı? 
Kuşlar uçar, ruhlar göçer, 
Yürek buna dayanır mı? 

Gökyüzünde çakan şimşek, 
Öfke ile sallanır mı? 
Yine bahar geldi diye, 
İnsan güne aldanır mı? 

Tan ağardı, sabah oldu, 
Gün sinede dağlanır mı? 
Bugün bir can uyanmadı, 
Acep bir gün uyanır mı? 

Esirgeyen Yüce Rabbim, 
Rahmetine muhtaç gönül! 
Merhametin olmasaydı, 
Alem devran dolanır mı?

06.05.2015

İçimdeki Fırtına

Fırtınalar kopuyor içimde,
Alıp başımı gitmek istiyorum.
Vurmak kendimi dağlara,
Çıkmak zirvelere,
Kendimle başbaşa kalmak...

Dönebilir misin geriye?
Yaşayabilir misin yeniden?
Aşkı, hüznü, acıyı,
Çarpar mı kalbin hızlıca?
Yanar mı yüreğin bilmem...

Ok yaydan çıktı bile,
Bakamıyor geriye,
Alıyor hızla yol,
Varınca duracak,
Bilmediği hedefe...

Sen bunları düşünme,
Üzme yazık kendini,
Bırak ben'ini hayata,
Özgürlüğü hatırla,
Aldıkça nefesini...

07.01.2011

25 Ekim 2016 Salı

Bölgemizde yoksulluk oranı mı düşük, yoksa gelir düzeyi mi?

TÜİK tarafından her yıl yapılan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasının bölgesel sonuçları geçtiğimiz ayın sonunda kamuoyuna açıklanmıştır. Bu yazıda açıklanan bazı bölgesel verileri dikkatinize sunmak ve devamında naçizane birkaç politika önerisinde bulunmak istiyorum. Öncesinde, bazı kavramlara açıklık getirmek konuyu daha anlaşılır kılacaktır.
Eşdeğer hanehalkı büyüklüğü: Bir hanehalkının gelirini o hanedeki fert sayısına bölerek ortalama fert geliri hesaplayıp, bunu diğer hanelerdeki ortalama fert gelirleriyle karşılaştırmak doğru olmayacaktır. Çünkü her hanedeki yetişkin-çocuk sayısı ve yaş durumları farklı olacaktır. Çocuklar yetişkinlere göre daha az tüketime ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda, haneler arasında karşılaştırma yapabilmek amacıyla, OECD tarafından her hanenin kaç yetişkine denk geldiğini belirlemeye yönelik bazı katsayılar geliştirilmiştir. Bu katsayılar, hanehalkı sorumlusu için 1, 14 yaş ve üzerindeki her fert için 0,5 ve 14 yaşın altındaki her fert için 0,3 olarak benimsenmiştir. Hanedeki fertler bu katsayılarla çarpılıp toplanarak, eşdeğer hanehalkı büyüklükleri elde edilmektedir. Örneğin; hanehalkı sorumlusu, eşi ve 14 yaşın altında 2 çocuk bulunan toplam 4 kişilik bir hanenin eşdeğer hanehalkı büyüklüğü, 1+0,5+(0,3*2)=2,1 olacaktır.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri: Hanehalkının yıllık toplam kullanılabilir gelirinin eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünmesiyle elde edilmektedir. Örnek olarak; yıllık toplam kullanılabilir geliri 25 000 TL olan  ve eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 2,1 olan bir hanenin eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri, 25 000/2,1 = 11 905 TL olacaktır. (Bundan sonra, makale içerisinde kısaca “EHKF geliri” olarak ifade edilecektir.)
Ortalama gelir: Gelirlerin toplamının, toplanan gelir sayısına bölünmesiyle elde edilen gelir olup, diğer ifadeyle gelirlerin aritmetik ortalamasıdır. Örnek verecek olursak; 5 adet hanenin toplam geliri 100 bin TL ise bu hanelerin ortalama geliri,                                 100 bin/5=20 bin TL olacaktır.
Medyan (ortanca) gelir: Gelirler küçükten büyüğe sıralandığında, tam ortadaki gelir medyan gelirdir. Örneğin; 5 haneli bir köyün geliri küçükten büyüğe sıralandığında, tam ortadaki 3. hanenin geliri bu köydeki hanelerin medyan geliri olmaktadır.
Gini Katsayısı: gelir dağılımını ölçmek amacıyla kullanılan bir katsayı olup, 0 ile 1 arası bir değer almaktadır. Bu katsayının sıfıra yakın olması gelir dağılımında adaleti, 1’e yakın olması ise gelir dağılımındaki adaletsizliği ifade etmektedir.  Sıfır olması gelirin bireyler arasında tam olarak eşit paylaşıldığını, 1 olması ise tüm gelirin bir kişi tarafından alındığını gösterir. (Bu katsayının hesaplanmasıyla ilgili detaylar, kaynakçada yer alan haber bülteninin ekinde bulunmaktadır)
Yüzde 20’lik paylar ve P80/20: Kişisel gelir dağılımını ölçmede kullanılan ölçütlerden biridir. EHKF gelirleri küçükten büyüğe doğru sıralanıp, hanehalkı sayısınca 5 eşit gruba bölünerek yüzde 20’lik paylar oluşturulmaktadır. Bu grupların gelirden aldıkları paylar gelir dağılımı eşitsizliği hakkında fikir vermektedir. Son yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı payın, ilk yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı paya bölünmesiyle elde edilen sayı P80/20 değerini oluşturmaktadır. Bu değer, geliri en yüksek olan yüzde 20’lik grubun, geliri en düşük olan yüzde 20’lik gruba göre gelirden kaç kat daha fazla pay aldığını göstermektedir.
Makalede bahsi geçecek olan önemli kavramları açıkladıktan sonra, Bölgemizdeki hanelerin gelir durumlarıyla ilgili bilgilere geçebiliriz.  Türkiye’nin ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert (EHKF) geliri 16 bin 515 TL iken, TRB2 (Van Muş Bitlis Hakkâri) bölgesinin ise 8 bin 773 TL olarak tahmin edilmiştir. Yani, bölgemizdeki hanelerin ortalama fert geliri, Türkiye’nin ortalama fert gelirinin yaklaşık yarısıdır. 26 bölge içerisinde, TRB2 Bölgemiz ortalama EHKF geliri açısından TRC2 Diyarbakır (8 bin 089 TL) ve TRC3 Siirt (8 bin 184 TL) Bölgelerinden sonra en düşük olan 3. bölgedir.
Yüzde 20’lik gruplara göre hanehalkı gelirleri
Türkiye’deki ve Bölgemizdeki %20’lik grupların 2015 yılı ortalama EHKF gelirleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1. Yüzde 20'lik Gelir Gruplarına Göre Ortalama Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirleri
Gruplar
Türkiye
TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkâri)
1. %20’lik Grup
5 065 TL
3 407 TL
2. %20’lik Grup
8 850 TL
4 897 TL
3. %20’lik Grup
12 520 TL
6 371 TL
4. %20’lik Grup
17 785 TL
9 109 TL
5. %20’lik Grup
38 368 TL
20 301 TL

Bu verilere göre, Türkiye’nin ortalama EHKF gelirinin 16 bin 515 TL olduğu hatırlandığında, Bölgemizdeki hanelerin yüzde 80’den fazlasının gelirinin bu rakamın altında olduğu görülecektir. Hatta Bölgemizde gelirden en yüksek payı alan beşinci grubun ortalama geliriyle Türkiye’nin ortalama geliri hemen hemen aynı düzeydedir.
Bölgemizin ortalama EHKF gelirinin Türkiye geneline göre düşük çıkmasında, Bölgemizdeki hanelerin toplam yıllık gelirlerinin düşük olmasının yanında, Bölgemizin eşdeğer hanehalkı büyüklük katsayısının Türkiye ortalamasına göre yüksek olması da önemli bir etkiye sahiptir. 2015 verilerine göre Türkiye’nin hanehalkı büyüklüğü 3,5 iken TRB2 Bölgemizde 6,1’dir.  Bunu bir örnekle açıklarsak; Türkiye’de ebeveynlerle birlikte biri 14 yaş üzeri 2 çocuklu toplam 4 kişilik bir ailenin eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 2,3 olurken, Bölgemizde 4 çocuklu (2’si 14 yaş üzeri) 6 kişilik bir ailenin eşdeğer hanehalkı büyüklüğü 3,1 olmaktadır. Bu iki hanenin de yıllık kullanılabilir toplam gelirleri 100 TL olsa, 4 kişilik hanenin EHKF geliri 100/2,3= 43,5 TL çıkarken, 6 kişilik hanenin EHKF geliri 32,3 TL çıkacaktır. Dolayısıyla, yıllık hanehalkı toplam gelirinin eşit olması durumunda, -yaptığımız hesaba göre- hanehalkı büyüklüğünden kaynaklı olarak Bölgemizdeki hanelerin EHKF gelirleri Türkiye geneline göre ortalama ¼ oranında daha düşük olmaktadır.
Yoksulluk oranı ve yoksul sayısı
Yoksulluk oranı ve yoksul sayısı belirlenirken, ortalama EHKF geliri yerine medyan (ortanca) EHKF geliri baz alınmakta, medyan gelirin yüzde 50’si ve yüzde 60’ı hesaplanmakta ve bunlar yoksulluk sınırı olarak kullanılmaktadır. Yoksulluk sınırı olarak baz alınan medyan gelirin yüzde 50’si veya yüzde 60’ının altında gelire sahip olan fertler “yoksul” olarak değerlendirilmekte, buna göre yoksul sayıları ve yoksulluk oranları hesaplanmaktadır. Türkiye’nin ve bölgelerin ortalama ve medyan EHKF gelirleri farklı farklı olduğu için, belirlenen yoksulluk sınırları bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Burada, sadece medyan EHKF gelirinin yüzde 50’sine göre tahmin edilen yoksulluk verilerine değinmekle yetineceğiz.
Medyan gelirin yüzde 50’sine göre Türkiye’de yoksulluk sınırı 2015 yılında 6 bin 246 TL olup; yoksul sayısı bir önceki yıla göre 13 bin kişi azalarak 11 milyon 219 bin kişi olmuş, buna göre yoksulluk oranı yüzde 15’ten yüzde 14,7’ ye düşmüştür. TRB2 Bölgemizde ise yoksulluk sınırı 3 bin 104 TL olup, yoksul sayısı geçen yıla göre 83 bin kişi azalarak 2015 yılında 110 bin kişi olarak tahmin edilmiş; buna göre yoksulluk oranı da 2014 yılında yüzde 9,4 iken 2015’te yüzde 5,3’e gerilemiştir. Bölgemiz bu yüzde 5,3’lük yoksulluk oranıyla 26 bölge içerisinde en düşük yoksulluk oranına sahip bölge durumundadır.
Bu noktada, “Ortalama hanehalkı geliri çok düşük olan bir bölgenin yoksulluk oranı nasıl düşük çıkabilir?” sorusu akla gelmektedir. Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Yoksulluk sınırları bölgelerin kendi medyan (ortanca) gelirlerinin yüzde 50’sine göre hesaplandığından, bir bölgenin yoksulluk oranı diğer bölgelerden ve Türkiye genelinden bağımsız bir şekilde kendi içinde belirlenmiş olmaktadır. O bakımdan, ortalama eşdeğer fert gelirinin zaten oldukça düşük olması ve gelirlerin bu rakam etrafında yoğunlaşması gibi faktörlerin, Bölgemizin yoksulluk oranını düşük gösterdiği düşünülmektedir. Türkiye’nin genel yoksulluk sınırını TRB2 Bölgemize uyarlarsak, Bölgemizde yoksulluk oranının yüzde 60’a ulaşacağını gözden kaçırmamak gerekir.
Gelir dağılımı adaleti
Gelir dağılımı adaletinin hangi düzeyde olduğunu anlamak için, Gini katsayısından ve P80/20 oranlarından yararlanıldığını belirtmiştik. Türkiye’nin Gini katsayısı 2014 yılında 0,391 iken 2015 yılında 0,397’ye yükselmiştir. Dolayısıyla, gelir dağılımı adaletinde bozulma yaşanmıştır. Gini katsayısı sıfır değerine ne kadar yakınsa, gelir dağılımı o kadar adaletli olmaktadır. TRB2 Bölgemizin Gini katsayısı 2014 yılında 0,384 iken 2015 yılında 0,374’e düşmüştür. Dolayısıyla, Bölgemiz gelir dağılımı adaleti açısından iyiye giderken, aynı zamanda bu açıdan Türkiye geneline göre daha iyi durumdadır.  Bunun yanında, Türkiye’nin P80/20 oranı 2014 yılında 7,4 iken 2015 yılında 7,6’ya çıkmıştır. TRB2 Bölgemizin P80/20 oranı ise 2014 yılında 6,5 iken 2015 yılında 5,8’e düşmüştür. Bu verilere göre, en zengin yüzde 20’lik grup en fakir yüzde 20’lik gruba göre gelirden Türkiye genelinde 7,6 kat daha fazla pay alırken, Bölgemizde 5,8 kat daha fazla pay almaktadır. Bu oran da, gelir dağılımı adaleti açısından Bölgemizin Türkiye geneline göre daha iyi durumda olduğunu göstermektedir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirttiğimiz hususları 5 maddede özetleyebiliriz:
1.      TRB2 Bölgemizde ortalama eşdeğer fert geliri, Türkiye’nin ortalama eşdeğer fert gelirinin yaklaşık yarısıdır.
2.      Bölgemizdeki hanelerin yüzde 80’inden fazlası, Türkiye’nin ortalama gelirinin altında bir gelire sahiptir.
3.      Her ne kadar Bölgemiz yüzde 5,3’lük yoksulluk oranıyla 26 bölge içerisinde yoksulluk oranı en düşük bölge gibi görünse de, Bölgemizde ortalama fert gelirinin düşük olması ve gelirlerin bu rakam etrafında yoğunlaşması gibi faktörlerin yoksulluk oranının düşük çıkmasına sebep olduğu düşünülmektedir.
4.      Gelir dağılımı adaleti açısından Bölgemiz Türkiye geneline göre daha iyi durumdadır.
5.      Bölgemizde ortalama hanehalkı büyüklüğünün (hanedeki ortalama fert sayısının) Türkiye geneline göre yüksek olması,  Bölgemizdeki hanelerin ortalama eşdeğer fert gelirlerini Türkiye ortalamasına göre tahmini olarak ¼ oranında aşağı çekmektedir.
Bu bilgiler ışığında, başlıkta sorduğumuz sorunun cevabı “Bölgemizde gelir düzeyi düşük” olacaktır. Bu nedenle, Bölgemizde yoksulluk oranından ziyade ortalama EHKF gelirinin artırılmasına odaklanılması gerekmektedir. Bunu yapmanın iki yolu olabilir; birincisi ortalama hanehalkı büyüklüğünü düşürmek, ikincisi toplam hanehalkı gelirini yükseltmek.  Ortalama hanehalkı büyüklüğünü düşürmek söz konusu olamayacağına göre, hanehalklarını gelirlerinin artırılmasına odaklanmak gerekmektedir.
Bunun için, işgücüne katılım oranını ve istihdamı artırmak gerekmektedir. Bölgemizde işgücüne katılım oranı yüzde 47,1 ve istihdam oranı yüzde 42,6 olup, bu rakamlar Türkiye ortalamasının 4’er puan aşağısındadır. Ortanca yaşın 20 olduğu, yani nüfusun yarısının 20 yaşın altında olduğu Bölgemizde, gençlerin istihdamına daha bir öncelik vermek yerinde olacaktır. Özellikle genç ve kadın işsizlerin istihdamına yönelik yaratıcı projeler geliştirilmesi ve bu kişilerin mesleki eğitime yönlendirilerek sanayideki ara eleman açığının giderilmesine yönelik çalışmalar yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Eğitim, her türlü sorunun çözümünde önemli bir unsurdur. Sorunun uzun vadeli çözümü için, temel örgün eğitimin kalitesinin artırılması gerekmektedir. Bunun için, öğretmen başına ve derslik başına öğrenci sayılarının kabul edilebilir seviyelere düşürülerek tekli öğretime geçilmesinin öncelik arz ettiğini düşünüyorum. Son dönemde yapılan sözleşmeli öğretmen atamaları, bu açıdan sevindirici bir gelişme olmuştur.
Bunun yanında, emek yoğun sektörlere yatırım yapılması ve iş potansiyelinin yapısal olarak artırılması büyük önem arz etmektedir. Daha önceki makalelerimde de belirttiğim gibi, Tekstilkent bunun en güzel örneğidir. Buna benzer istihdam potansiyeli yüksek iş sahaları çoğaltılmalıdır. Tarımın yanı sıra, tarıma dayalı sanayinin ve özellikle turizm sektörünün canlandırılması kaçınılmaz görünmektedir. Hem yaz ve hem de kış turizmi potansiyeli bulunan Van ilinde, son günlerde bu potansiyelin değerlendirilmesine yönelik çalışmalara Van Güçbirliği Platformunun öncülüğünde hız verilmiştir. Bu tür örnek çalışmalar geleceğe umutla bakılmasına katkılar sağlamaktadır.
Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü

Kaynaklar:
1.      TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları, 2015. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21868  
2.      TÜİK, İşgücü İstatistikleri, 2015. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21567
3.      TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2015.
4.      Coşkun Can Aktan ve İstiklal Yaşar Vural, “Yoksullukla Mücadeleye Yönelik Öneriler”, Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayınları, 2002.


Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma ait olup, hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumunu bağlamamaktadır.

21 Temmuz 2016 Perşembe

Van’da 31 bin işsiz var

İşsizlik sorunu toplumların en temel ekonomik sorunlarından birini oluşturmaktadır. İşsizlik sorunu, yoksulluk oranlarının artmasına, gelir dağılımının bozulmasına, insanların beslenme ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanmasına yol açan çok önemli bir sorundur.
Aynı zamanda, işsizlik oranının yüksek olması, bir toplumun beşeri sermayesini üretime yönlendirememesi anlamını taşır. Dolayısıyla, işsizliğin azalarak istihdamın artması ekonomik büyümeye ve refaha katkı sağlamaktadır.
Bu bağlamda,  İşsizlik oranlarının düşürülmesi Ülkelerin en önemli gündemlerinden birini oluşturmaktadır. İşsizlik oranları, ekonomik gelişme dönemlerinde bir miktar düşürülse de, konjonktürün kötüye gitmesiyle birlikte tekrar artmakta; özellikle çalışma çağındaki nüfusun yıllar itibariyle artması, köyden kente göç ve kadınların işgücüne katılımının artması gibi olgular işgücü arzını artırarak işsizlik oranlarının düşürülmesine yönelik gayretleri olumsuz etkilemektedir.
Bu makalede, TÜİK tarafından yılar itibariyle bölgesel düzeyde açıklanan işgücü istatistiklerinden yararlanarak, öncelikle Türkiye ve TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkâri) Bölgesine ait özet bilgiler verecek, daha sonra Van ilinin 2015 yılı nüfusuyla bölgesel işgücü verilerini kullanarak Van’daki işsiz sayısının tespitine yönelik bir simülasyon denemesi yapacağız.
Öncelikle bazı tanım ve kavramları açıklayalım. 15+ yaş nüfus, kurumsal olmayan, çalışma çağındaki 15 yaş ve üzerindeki kişileri ifade etmekte; işgücü ve işgücüne dahil olmayan kişilerin toplamını oluşturmaktadır. İşgücüne dahil olmayan kişiler, emekli, öğrenci, ev hanımı, çalışamaz halde, hasta v.b. sebeplerden çalışmayan ve iş de aramayan kişilerdir. İşgücü nüfusu ise, istihdamdaki (çalışan) kişiler ile işsizlerden oluşmaktadır. İşgücü oranı ve istihdam oranı hesaplanırken, işgücü nüfusu ve istihdamdaki nüfuslar 15+ yaş nüfusa bölünürken, işsizlik oranı hesabında işsiz sayısı işgücü nüfusuna bölünmektedir. Belirtilen nüfuslar, kurumsal olmayan nüfusu kapsamakta olup, askeri birlik, cezaevi, üniversite öğrenci yurdu, yetiştirme yurdu v.b. gibi kurumsal yerlerde yaşayan nüfusu kapsamamaktadır. Tanımlar aşağıda kısaca formüle edilmiştir:

15+ yaş nüfus = işgücü + işgücüne dahil olmayanlar
İşgücü = istihdam + işsiz
İşgücüne katılma oranı = işgücü / 15+ yaş nüfus
İstihdam oranı = istihdam / 15+ yaş nüfus
İşsizlik oranı = işsiz / işgücü

İşsizlik oranı özetle, 15 yaşından büyük olup da herhangi bir işte çalışmayan, son bir ay içinde iş arayan ve 15 gün içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu bildirenlerin (bu üç koşulu birlikte sağlayanların) toplam işgücüne bölünmesiyle hesaplanmaktadır.
Türkiye ve TRB2 Bölgesinin 2015 yılına ait işgücü istatistikleri özetle şu şekildedir:
Türkiye’de 15+ yaş nüfus bir önceki yıla göre 2015 yılında yaklaşık 900 bin kişi artarken, işgücü nüfusu da aynı miktarda artmış, işgücüne dahil olmayan nüfus 24 bin gibi az bir sayıda azalmıştır. İşsiz sayısı 2014 yılında 2 milyon 853 bin kişi iken, 204 bin kişi artarak 3 milyon 57 bin kişi olmuştur. İstihdam edilen kişi sayısı ise 25 milyon 933 bin kişi iken, 2015 yılında 688 bin kişi artarak 2015 yılında 26 milyon 621 bin kişi olmuştur.
Dolayısıyla, 2015 yılında işgücüne katılan yaklaşık 900 bin kişinin yüzde 77’si iş bulurken, yüzde 23’ü işsiz kalmıştır.
İşgücüne katılma oranı 2014 yılına göre 0,8 puan artarak 2015 yılında yüzde 51,3 olurken,  işsizlik oranı yüzde 9,9’dan 10,3’e çıkmış, istihdam oranı 0,5 puan artışla yüzde 46 olmuştur.
Ekonomide, Milton Friedman tarafından ifade edilmiş “Doğal İşsizlik” adlı bir kavram bulunmaktadır. Friedman’a göre doğal işsizlik, sektörlerdeki yapısal değişimlerden kaynaklı yapısal işsizlik ile daha iyi koşullarda iş bulmak için mevcut işinden ayrılan kişilerin oluşturduğu geçici işsizliğin bileşiminden oluşmaktadır. Doğal işsizlik, her ekonominin kendi yapısı içerisinde oluşmuş ve yerleşmiş alt limit bir işsizlik oranı olup, ABD ekonomisi için yüzde 4-5 aralığı olarak tahmin edilmiştir. Son yıllarda işsizlik oranlarının uzun dönem ortalaması doğal işsizlik oranı olarak kabul görmektedir.
Ülkemizde doğal İşsizlik oranının 1980-2000 döneminde yüzde 7-8 dolaylarında iken, 2000-2016 döneminde yüzde 9-10 civarına yükseldiği tahmin edilmektedir. Nüfusun son yıllarda tarım sektöründen tarım dışı sektörlere transfer halinde olması, istihdam oranı artarken doğal işsizlik oranın yükselmesindeki en önemli sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir.  
TRB2 Bölgesine gelince, 15+ yaş nüfus 29 bin kişi artarak 2015 yılında 1 milyon 340 bin kişi olurken, işgücü nüfusu 636 bin kişiden 631 bin kişiye düşmüş, işgücüne dahil olmayan nüfus 34 bin kişi artarak 675 bin kişiden 709 bin kişiye ulaşmıştır.
Dolayısıyla, 15+ yaştaki nüfus artışının tamamı kadar kişi işgücüne dahil olmayan nüfusa dahil olurken, işgücü nüfusundan 5 bin kişi de işgücü dışına çıkmıştır. İstihdam sayısı 550 bin kişi iken 21 bin kişi artışla 571 bin kişi olurken, işsiz sayısı 86 binden 60 bin kişiye düşmüştür. Özetle, işsizlerin sayısındaki 26 bin kişilik azalışın 21 bin kişisi iş bulurken, 5 bin kişi işgücüne dahil olmayan nüfusa kaymıştır.
Bu verilere göre, TRB2 Bölgesinde işgücüne katılma oranı 2014 yılında yüzde 48,5’ten 2015 yılında yüzde 47,1’e düşerken, istihdam oranı yüzde 42’den yüzde 42,6’ya çıkmış, işsizlik oranı yüzde 13,5’ten yüzde 9,5’e düşmüştür.
Her ne kadar işsizlik oranı düşmüş görünse de, 2015 yılında işgücüne dahil olmayan nüfustaki artışın 15+ yaş nüfus artışından fazla olması; istihdam potansiyelinde bir artış olmadığı, işsizliğin düşme sebebinin 34 bin kişinin işgücü dışına çıkması olduğu anlaşılmaktadır. Bu kişilerin iş aramaya başladığı ve bulamadığı varsayılırsa, işsizlik oranı tekrar yüzde 13 civarına tırmanacaktır.
Şimdi Van’daki işsiz sayısını hesaplayalım:
Van’da tahminen 15+ yaş kurumsal olmayan nüfus 684 bin kişidir. TRB2 Bölgesinin 2015 yılında işgücüne katılma oranı yüzde 47,1, istihdam oranı yüzde 42,6 ve işsizlik oranı yüzde 9,5 olarak tahmin edilmiştir.
Buna göre, Van’da işgücüne dahil olan nüfus yuvarlama olarak 322 bin kişi, istihdamdaki kişi sayısı 291 bin kişi ve işsiz sayısı 31 bin kişi çıkmaktadır. Van’ın ortanca yaşı 21’dir ve bu Van’ın nüfusunun yarısının 21 yaşın altında olduğu anlamına gelmektedir. Van’ın genç (15-24 yaş grubu) nüfusu 242 bin 064 kişidir. Bu veriler, 31 bin işsizin 10 binden fazlasının gençlerden oluştuğunu ortaya koymaktadır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
·         Ülkemizde işgücüne katılma oranı yüzde 51,3’e ulaşırken, TRB2 Bölgemizde yüzde 47,1’e gerilemiştir.
·         Ülkemizde 15+ yaş nüfustaki artışın tamamı kadar işgücünde artış olmuş, işgücüne dahil olmayan nüfus azalmıştır. TRB2 Bölgemizde 15+ yaş nüfus 29 bin kişi artarken, işgücüne dahil olmayan nüfus 34 bin kişi artmış ve işgücü nüfusu 5 bin kişi azalmıştır.
·         Ülkemizde işgücüne yeni katılan her 100 kişiden 77’si iş bulabilmiştir.
·         1980-2000 döneminde yüzde 7-8 bandında olan Ülkemizin doğal işsizlik oranı, 2000 yılından bu yana yüzde 9-10’lara yerleşmiş görünmektedir.
·         Bölgemizde işsizlik oranı her ne kadar yüzde 10’un altına düşmüş görünse de, istihdam potansiyelinde artış olmamış, işgücüne dahil olmayan nüfusta görülen yüksek oranda artış, işsizlik oranını suni olarak aşağı çekmiştir.
·         Hesaplarımıza göre Van’da bulunan tahmini 31 bin işsizin 10 binden fazlasını gençler oluşturmaktadır.
·         Van ilinde DAKA tarafından finanse edilerek hayata geçirilen Tekstil Kent tesislerinde bugün yaklaşık 500 kişi çalışmaktadır. İstihdam hedefi 7 bin kişi olan bu projenin tam anlamıyla hedefine ulaşması durumunda, yukarıda yaptığımız hesaba göre, Van’ın işsizlik oranını en az 2 puan aşağı çekmesi beklenmektedir. Bu da Tekstil Kent projesinin bölgesel önemini ortaya koymaktadır.
·         Hayvancılık potansiyeli yüksek olan İlimizde, Devlet destekli et ve süt entegre tesisleri ile deri sanayine yönelik işletmelerin kurulması, işsizlik sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayabilir.
·         Ayrıca, Van’ın turizm potansiyeli geliştirilerek, istihdama katkısı yüksek olan bu sektörün canlanması sağlanabilir.
·         Mesleki eğitime ağırlık verilerek işsizlere, Van’ın işgücü potansiyeline yönelik teorik ve uygulamalı eğitimler verilmesi, eğitimlerin süresinin kısa tutulmaması, bu eğitimler süresince katılımcılara belli bir ücret ödenmesi, bu sayede nitelikli işgücü açığının kapatılması sağlanabilir.


Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü

Kaynak:
1.      TÜİK Haber Bülteni, İşgücü İstatistikleri, 2015, Yayımlanma Tarihi: 23/03/2016,  http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21567
2.      Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA).
3.      İstihdam ve İşsizlik İlişkisi, http://www.ekodialog.com/Makaleler/istihdam-issizlik-iliskisi.html
4.      İşsizlik: Tanımlar ve Hesaplanma Şekli, http://www.mahfiegilmez.com/2016/04/once-ocak-2016-itibariyle-turkiyenin.html
5.      İşsizlik nasıl hesaplanıyor? http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/issizlik-nasl-hesaplanyor.html



Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma ait olup, hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumunu bağlamamaktadır.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

İnternet üzerinden satışlar hızla artıyor

Perakende ticaret sektörü, hem GSYH’a hem de istihdama olan katkısıyla hizmet sektörünün en önemli alt sektörlerinden birini oluşturmaktadır. 2016 yılının ilk çeyreği itibariyle, toptan ve perakende ticaret sektörünün GSYH içindeki payı yüzde 13,1’dir. GSYH’daki büyümeye paralel olarak kişi başı kullanılabilir gelirin artması, kredi kartı kullanımının yaygınlaşması ve internet üzerinden satışların yaygınlık kazanmasıyla birlikte, perakende ticaret sektörü de gelişim göstermiştir.
Perakende ticaret sektörü piyasaya duyulan güvenden ve tüketici taleplerindeki değişimden doğrudan ve en hızlı şekilde etkilenen sektörlerden biridir. Talepte herhangi bir daralma mı yoksa genişleme mi yaşanmakta olduğunu anlayabilmek için bakılacak önemli göstergelerden birisi perakende ticaret sektörünün satış hacim ve ciro endeksleridir.
TÜİK tarafından her ayın 8’inde, iki önceki ayın perakende ticaret sektörüne yönelik satış hacmi ve ciro endeksleri yayımlanmaktadır. Cironun cari fiyatlarla değeri üzerinden oluşturulan endeksler ciro endeksi olarak adlandırılmakta, cari fiyatların TÜFE ile 2010 yılına ait sabit fiyata dönüştürülmesiyle elde edilen endeksler ise satış hacim endeksi olarak ifade edilmektedir. Aylık değişimleri görebilmek için mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış endekse, yıllık değişimi görebilmek için ise sadece takvim etkilerinden arındırılmış endekse bakılması gerekir. Aylar ve yıllar itibariyle genel bir değerlendirme yapmak için ise mevsim veya takvim etkisinden arındırılmamış ham endeksten yararlanılabilir. Haziran ayının 8’inde Nisan ayının verileri açıklanmıştır. Bu verilerden yola çıkarak sektördeki değişimi özetlemeye çalışalım.
Takvim etkilerinden arındırılmış perakende satış hacim endeksinin yıllık ortalama değeri 2013 yılında 119,4, 2014 yılında 124 ve 2015 yılında 128,5 olmuştur. 2013 yılında ortalama yüzde 4,1 oranında büyüyen endeks, 2014 yılında yüzde 3,8 ve 2015 yılında yüzde 3,6 oranında artmıştır. Buna göre, perakende satış hacim endeksinin büyüme hızının son üç yılda yavaşlama trendine girdiği görülmektedir. GSYH’nın alt sektörlerinden biri olan toptan ve perakende ticaret sektörünün sabit fiyatlarla büyüme hızı sırasıyla, 2013 yılında yüzde 5,1, 2014’te yüzde 1,9 ve 2015 yılında yüzde 2,1’dir. GSYH büyüme hızları ise 2013 yılında yüzde 4,2, 2014’te yüzde 3 ve 2015’te yüzde 4’tür. Görüleceği üzere, toptan ve perakende ticaret sektörü son iki yılda GSYH büyüme hızının altında yer alan oranlarda büyümüştür. Bu durum, perakende ticaret sektörünün büyümesindeki yavaşlamayı teyit eder niteliktedir.
TÜİK tarafından çeyrek dönemler (üç ay) itibariyle, ticaret ve hizmet sektörüne yönelik ciro, istihdam, çalışılan saat ve brüt ücret-maaş endeksleri yayımlanmaktadır. Bu verilere bakıldığında, toptan ve perakende ticaret sektörünün istihdam ve çalışılan saat endekslerinin düşüş eğiliminde olduğu görülmektedir. Bu tespit de perakende ticaret sektöründeki daralmaya işaret etmektedir.
Perakende satışlar, “gıda, içecek ve tütün”, “gıda dışı” ve “otomotiv yakıtı” olmak üzere üç alt sektöre ayrılmıştır. Perakende sektöründeki performans kaybı, bu alt sektörler içerisinde, gıda dışı sektörlerden kaynaklanmaktadır. Nitekim, gıda sektörü endeksi ortalama yıllık yüzde 5 oranında artarken, otomotiv yakıtının satış hacmi yıllar itibariyle ivme kazanmış ve 2015’te yüzde 11,6 oranında artış göstermiştir.  Ancak, gıda dışı sektörün endeksinin yıllık ortalama artış oranı 2013 yılında yüzde 6,9 iken, 2014 yılında yüzde 3,4 olmuş ve 2015 yılında yüzde -1,1 oranında düşüş olmuştur. Gıda dışı sektörler içerisinde; bilişim ve elektronik malzemeleri, iletişim aygıtları, elektrikli ev aletleri, hırdavat, boya ve cam, mobilya,  tekstil, giyim ve ayakkabı, eczacılık ve kozmetik ürünleri v.b. ile internet veya posta yoluyla yapılan satışlar yer almaktadır. 2013-2015 yılları içerisinde, gıda dışı sektör grupları içerisinde internet ve posta üzerinden satışlar dışında kalan grupların tamamında düşüş yaşanmıştır.
Bunun yanı sıra, gıda dışı alt sektörü içerisinde yer alan posta yoluyla veya internet üzerinden yapılan satışların hacim endeksi yıllar itibariyle sürekli gelişim göstermiş ve endeksin ortalama değeri 2013 yılında 176, 2014’te 189,7 ve 2015 yılında 211,6 olmuştur. Yani, yukarıda da belirtildiği üzere 2013-2015 döneminde artış gösteren alt sektörlerden biri internet ve posta yoluyla satışlar olmuştur. İnternet üzerinden satışlarda büyük ölçüde banka kartı kullanılmaktadır. Bankalararası Kart Merkezinin internet üzerinden yapılan kartlı ödeme işlemlerine bakıldığında, 2013 yılında 34,6 milyar TL ve 2014 yılında 41,9 milyar TL olan toplam ödeme miktarı, 2015 yılında yıllık yüzde 32 artışla 55,4 milyar TL olmuştur. Dolayısıyla, bu veri de internet üzerinden satış pazarının hızla geliştiğini doğrular niteliktedir.
Perakende ticaret sektörünün ciro endeksinde ise önemli bir düşüş görünmüyor. Ciro endeksi 2013 yılında yıllık ortalama yüzde 9,7, 2014 yılında yüzde 10,5 ve 2015’te yüzde 6,8 oranında artmış.  2016 yılının ilk dört ayında da geçen yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 10 civarında bir artış yaşanmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
1.            Son yıllarda özellikle gıda ve otomotiv yakıtı dışında kalan perakende ticaret sektörlerinin satış hacimlerinde düşüş yaşandığı görülmektedir. Perakende ticaretin alt sektörleri içerisinde, piyasadaki güven ve istikrardan en çok etkilenen ve talep daralması yaşayan alt sektörlerin gıda ve otomotiv yakıtı dışındaki sektörler olduğu anlaşılmaktadır. Küresel ölçekte yaşanan ekonomik sorunların Ülkemize yansımaları, dolar kurundaki artışın getirdiği fiyat artışları ile Ülkemizin içinde bulunduğu iç ve dış sorunların, özellikle talep esnekliği nispeten yüksek olan özel tüketim mallarının talebinde daralmaya yol açtığı söylenebilir.
2.            Ciro endeksinde ise yıllar itibariyle artışlar devam etmektedir. Ciro endeksi cari fiyatlarla satışlardan elde edildiği için, malların fiyatlarındaki artışı da içerdiğinden, enflasyondaki artışla birlikte ciro endeksinin de artması doğaldır.
3.            Bilişim teknolojilerin gelişmesine paralel olarak, akıllı telefonlar sayesinde neredeyse herkesin hızlı internet bağlantısına kavuşmasıyla birlikte, internet ortamı alıcıların ve satıcıların hazır bulunduğu dev bir markete dönüşmüştür. İnternet ortamı, özellikle ürün çeşitliliğine ve uygun fiyata erişim açısından alıcılara büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bu sebeplerden, gıda ve otomotiv yakıtı dışındaki perakende malların satışında, sektörün geleneksel satıştan internet üzerinden satışa doğru hızlı bir evrim geçirmekte olduğu görülmektedir. Yerel firmaların uzun dönemde ayakta kalabilmeleri için, yaşanan değişimin farkına vararak bir an önce internet ortamında yerlerini almaları kaçınılmaz olacaktır. 
Kaynak:
1.       TÜİK, Perakende satış Hacim Endeksi, Nisan 2016. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21772
2.       TÜİK, İktisadi Faaliyet Kollarına göre sabit fiyatlarla GSYH (1998 sabit fiyatlarıyla). http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1105  
3.       TÜİK, Ticaret ve Hizmet Endeksleri, I. Çeyrek: Ocak - Mart, 2016.
4.       Perakende Sektörünün Yükselişi Devam Ediyor, İZTO, 2014 AR-GE Bülteni, sayfa: 20-24. http://www.izto.org.tr/portals/0/argebulten/perakendesekt%C3%96r%C3%9C_g%C3%96zdesev%C4%B0lm%C4%B0%C5%9E.pdf
5.       Bankalararası Kart Merkezi (BKM), İnternetten Yapılan Kartlı Ödeme İşlemleri. http://bkm.com.tr/internetten-yapilan-kartli-odeme-islemleri

Özer COŞĞUN
TÜİK Van Bölge Müdürü

Not: Yaptığım yorumlar tamamen şahsıma aittir. Hiçbir şekilde Türkiye İstatistik Kurumu’nu bağlamamaktadır.

13 Haziran 2016 Pazartesi

Ülkemizin ve Van'ın dış ticaretinde son durum

Bu makalede, ilk olarak Ülkemizin dış ticareti hakkında kısaca bilgi verilmiş, devamında Van’ın dış ticaretteki son durumu hakkında daha geniş bir değerlendirme yapılmış ve son olarak bazı politika önerilerinde bulunulmuştur.
Öncelikle, Nisan ayı sonu itibariyle Ülkemizde son üç yılda gerçekleşen dış ticaret verilerine göz atalım. İlk dört aylık dönemler itibariyle, Ülkemizin ihracatı 2014 yılında 53,5 milyar dolar ve 2015 yılında 50,4 milyar dolar olurken, 2016 yılının ilk dört ayında 46,7 milyar dolara ulaşabildi. Aynı dönemler itibariyle Ülkemizin ithalatı ise, 2014 yılında 78,1 milyar dolar ve 2015 yılında 70,7 milyar dolar olurken, bu yılın ilk dört ayında toplam 63 milyar dolara ulaştı.
Bu rakamlarla, ilk dört aylık dönemler itibariyle, ihracatımız 2014 yılına göre yüzde 12,8, 2015 yılına göre ise yüzde 7,4 daraldı. İthalatımız ise 2014 yılına göre yüzde 19,4 ve 2015 yılına göre yüzde 10,9 daraldı. Diğer bir ifadeyle, Ülkemizin dolar bazında ihracatında ve ithalatında son iki yıldır önemli ölçüde düşüş seyri yaşanıyor. Türk Lirası bazında ise, aynı dönemlerde ihracatta yıllık ortalama yüzde 7,5, ithalatta yüzde 3,5 oranında artış eğilimi görülmekte. Özet olarak, dış ticaretimiz TL bazında artarken, dolar bazında düşmektedir.
Son üç yılın ilk dört aylık dönemleri itibariyle ihracatın ithalatı karşılama oranlarına bakıldığında, 2014 yılı Nisan ayı sonu itibariyle yüzde 68,5 olan bu oran, 2015-Nisan’da yüzde 71,3 olmuş bu yıl Nisan ayı sonu itibariyle yüzde 74,1’e yükselmiştir.
Dolar kuru yükseldiğinde, Ülkemizde üretilen malların fiyatları dolar bazında düşmekte ve ihracatta rekabet gücümüz artmaktadır. Aynı zamanda, ithalat mallarının fiyatı TL bazında arttığından ithalat imkânımız azalmaktadır. 2014 yılı Nisan ayı itibariyle 2,12 TL civarında olan dolar kuru, 2015 yılının aynı döneminde 2,67 civarında ve bu yıl Nisan ayında 2,82’lerde seyretmiştir. Buna rağmen, ilgili dönemde dolar kurundaki artışın beklendiği gibi ihracat artışına sebep olmadığı önemli bir tespit olarak göze çarpmaktadır. Ancak, ithalatın göreceli olarak daha çok daralması ihracatın ithalatı karşılama oranının yükselmesine yol açmıştır.  
Van ilinin ihracatı ise 2014 yılının ilk dört ayında 6,7 milyon dolar ve 2015 yılının aynı döneminde 6,1 milyon dolar olurken, 2016 yılının Nisan ayı sonu itibariyle toplam 9,1 milyon dolara ulaştı. Van’ın ilk dört ayda yaptığı ithalat ise 2014 yılında 15,6 milyon dolar ve 2015 yılında 12 milyon dolar olurken, 2016 yılında 14,8 milyon dolar oldu. Bu rakamlarla, 2016 yılının ilk dört ayında Van’ın ihracatı 2014 yılına göre yüzde 34,3 ve 2015 yılına göre yüzde 47,6 oranında arttı. Aynı dönemler itibariyle, Van’ın ithalatında 2014 yılına göre yüzde 5,5 düşüş görülürken, 2015 yılına göre yüzde 23,5 artış yaşandı. Netice itibariyle, Van’ın dış ticaretinde 2015 yılında düşüş görülürken, 2016 yılında bir toparlanma yaşandığı, bu yılda özellikle ihracatın geçen yıla göre yaklaşık 1,5 kat arttığı görülüyor. Ülkemizin dış ticaretinde daralma sürerken, Van’da bu yıl görülen canlanmanın yıl boyunca devam etmesini dileyelim.
Van’ın dış ticaretinde en önemli ülke kuşkusuz İran’dır. İran’a Van’dan yapılan ihracat 2014 yılında toplam 17,6 milyon dolar ve 2015 yılında 14,1 milyon dolar olurken, 2016 yılının ilk dört ayında 6,5 milyon dolara ulaştı. Bu rakamlarla, Van’ın ihracatında İran’ın payı 2014 yılında yüzde 61 iken, 2015 yılında yüzde 70’e ve 2016 yılının ilk dört ayında yüzde 72’ye yükseldi.
İran, Van’ın ithalatında da önde geliyor. Van’ın İran’dan yaptığı ithalat 2014 yılında toplam 18 milyon dolar ve 2015 yılında 13,5 milyon dolar olurken, 2016 yılının ilk dört ayında 5,1 milyon dolara ulaştı. Van’ın ithalatında İran’ın payı 2014 yılında yüzde 44 iken, 2015 yılında yüzde 41’e ve 2016 yılının Nisan ayı itibariyle yüzde 34’e gerilemiş durumda. Sonuç olarak, Van’ın ihracatında İran’ın payı artarken ithalattaki payı ise azalmaktadır. Son iki yılda Van’dan İran’a yapılan ihracatın değeri ithalatın değerini aşmış durumdadır.
2015 yılında İran’ın dışında Van’dan en çok ihracat yapılan ülkeler Irak, Türkmenistan, Kazakistan ve Romanya olmuştur. İran dışında ithalat yapılan başlıca ülkeler ise, Yunanistan, Rusya, Kırgızistan, Çin ve İtalya’dır.
Van’dan dış ülkelere genel olarak hangi ürünlerin ihraç edilip hangilerinin ithal edildiğine göz atarsak, Van’ın 2015 yılında en çok ihraç ettiği belli başlı ürünler; demir-çelik ana sanayi ürünleri; mobilya imalatında hammadde olarak kullanılan tahta plaka, yonga levha, sunta v.b. ürünler; sabun, deterjan, parfüm v.b. temizlik ve kozmetik ürünleri; plastik ürünleri; mobilya; çimento ve alçı ile sertleştirilmiş maddeler (tuğla, kiremit v.b.), meyveler, sert kabuklular, içecek ve baharat bitkileri ve giyim eşyası olmuştur. 2015 yılında Van’ın yaptığı ithalatın içerisinde en önemli ürün grubu rafine edilmiş petrol ürünleri olup, toplam ithalatın üçte birini oluşturmuştur. Bunun yanı sıra, meyveler, sert kabuklular, içecek ve baharat bitkileri ikinci en büyük ithalat kalemi olup; demir-çelik dışındaki (altın, gümüş, alüminyum, bakır v.b.) ana metal sanayi; maden kömürü, cam ve cam ürünleri; maden, taşocağı ve inşaat makineleri; balık ürünleri; plastik ürünleri ve sebze, bahçe ve kültür bitkileri ürünleri gibi ürünler ithalatı yapılan başlıca ürünler olmuştur.
 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
1.       Ülkemizde dış ticaret son iki yıldır TL bazında artarken, dolar bazında düşüş göstermektedir. Son bir yılda dolar kurundaki yükseliş, bu durumun önemli sebeplerinden biridir.
2.       Dolar kurunun yükselmesi ihracatın ithalatı karşılama oranını artırmasına rağmen, ihracatta beklenen artışa yol açmamıştır.
3.       Van’ın ihracatında ve ithalatında geçen yıl daralma yaşanırken, bu yılın ilk dört aylık verilerine göre önemli ölçüde canlanma görülmektedir.
4.       Van’ın dış ticaretinde İran’ın yanı sıra Irak ve Türki Cumhuriyetler gibi coğrafi açıdan yakın bölge ülkelerinin önemli bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, Irak ve Türki Cumhuriyetlerle olan iletişimin ve ticari ilişkinin geliştirilmesi, bu ülkelere ulaşımın kolaylaştırılması önem arz etmektedir.
5.       Dış ticaret verilerine göre, Van’ın ihracatında demir-çelik ana sanayi ürünleri, temizlik ve kozmetik ürünleri, mobilya ve mobilya hammadde malzemeleri, tuğla, kiremit v.b. inşaat malzemeleri, plastik ürünleri ve giyim eşyası önemli kalemlerdir.
6.       Van’da üretim ve/veya ihracat imkânı bulunan seracılık, giyim, mobilya, plastik ürünler ve kimyasal ürünler, dericilik, gıda sanayi gibi sektörler harekete geçirilebilir. Ayrıca, bu konuda potansiyeli ortaya koyan detaylı çalışmalar yapılarak, girişimciler ihracat potansiyeli yüksek ürünlerin üretimine yönlendirilebilir.
7.    İhracat konusunda araştırmalar yapan, eğitimler veren, stratejiler belirleyen, yeni pazarlar arayan ve Bölgemizde faaliyet gösteren firmalara bu konuda yol gösterecek araştırma merkezleri kurulabilir.
8.       İhracat hacmimizin artırılması ve dış ticaret açığımızın kapatılması açısından, AR-GE çalışmalarına ağırlık verilmesi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin teşvik edilmesi gerekmektedir.
Kaynaklar:
1.       TÜİK, Dış Ticaret İstatistikleri, Nisan 2016
2.       www.bigpara.com (Ekonomi Portalı)
3.       Yeni Dış Ticaret Teorileri, http://www.mevzuatdergisi.com/2004/09a/05.htm
4.       Halil Seyidoğlu, “Uluslararası İktisat”, Genişletilmiş 15. Baskı, İstanbul 2003.
5.       Türkiye’de İhracatın Temel Sorunları ve Çözüm Önerisi